Hizmet Hareketi medeniyetler çatışmasına meydan okuyor

Hizmet Hareketi medeniyetler çatışmasına meydan okuyor

1993 yılında Samuel Huntington "Medeniyetler Çatışması" tezini yayınladığında bir çok akademik çevrelerden ciddi eleştiriler almış ve tezi dünyada büyük kabul görmemişti.

Huntington, tezinin ana fikrini şöyle özetliyordu: Benim faraziyem şudur ki, bu yeni dünyada mücadelenin esas sebebi, ideolojik ve ekonomik olmayacak. Beşeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve hâkim mücadele kaynağı, kültürler olacak. Millî devletler, dünyadaki hâdiselerin yine en güçlü aktörleri olacak; fakat küresel mücadele, farklı medeniyetlere mensup milletler arasında meydana gelecek. Medeniyetlerin çatışması, küresel politikaların seyrini belirleyecek.' Aslında Huntington soğuk savaşın bitip Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla dünyada ciddi değişmelerin yaşanacağını ve devletlerin siyasî ve ekonomik sebeplerle değil, kültürel farklılıkları sebebiyle çatışacaklarını savunmuştur.

"Medeniyetler Çatışması" tezinde Huntington, Hıristiyan Batı medeniyeti ile Müslüman Doğu medeniyeti arasında çatışmaların artacağını vurguluyordu. Sebep olan faktörler tam olarak bilinemese de günümüzde artan terör saldırıları ise adeta bu tezi doğrulamakta.

New York'taki İkiz Kuleler'e yapılan saldırının 13. Yıldönümünde bulunuyoruz. Dünya Ticaret Merkezi ve ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'u hedef alan saldırılarda yaklaşık 3 bin insan ölmüştü. Özellikle bu tarihten sonra dine dayalı olduğu iddia edilen terör saldırıları bütün dünyayı etkisi altına almıştır ve adeta dini söylemli terör hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Huntington'un tezini doğrularcasına gerçeklesen olaylarla dünyamız her gün yeni bir saldırı ile karşılaşırken, bunların çoğu "İslam" adı kullanılarak yapılıyordu.

Batılı entelektüeller ise terör konusunda Müslüman alim ve düşünürlerden şikayetçi. Dünyada İslam'ın adı kullanılarak saldırılar düzenleniyor ve Müslüman alim ve entelektüellerden ses çıkmadığı vurgulanıyor. 'Medeniyetler Çatışması' İslam'ın adını kullanan örgütler tarafından bir anlamda gerçeğe dönüştürülmeye çalışılırken buna itiraz eden yok gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Terör saldırıları artınca, bu soru sık sık soruluyor oldu. Batılı entelektüeller bu konuda haklı mı? Elbette haklı oldukları boyutlar vardır. Bu saldırılara itiraz eden, ses çıkartan ve bunlarla mücadele eden alim sayısı gerçekten çok az. Hatta birkaç gün öncesine kadar İŞİD'in zulümleriyle alakalı açıklama yapan kimse yok gibiydi. Ta ki Fethullah Gülen Hocaefendi bu konuda bir açıklama yapıncaya kadar. Bu aslında her zaman böyle olmuştur.

Fethullah Gülen Hocaefendi yıllardır asrımızın en önemli olgularından olan terör hakkındaki düşüncelerini ifade ederken, adam öldürerek meşru bir gayeye gidilemeyeceğini ve terörist Müslüman olamaz, Müslüman'da terörist olamaz' diyerek İslam'ın terör ile bir arada olamayacağının altını dünyada önemli bir yeri olan bir İslam alimi olarak net bir şekilde çizmiştir.

Fethullah Gülen Hocaefendi 11 Eylül 2001 günü New York'ta İkiz Kulelere düzenlenen terör saldırısını açıkça kınayan ilk Müslüman alimi olmuştu. Yine bu netlikte 7 Temmuz 2005 günü Londra'daki saldırıyı da net bir dille kınamış, Allah'tan insanlığı, kendine yakışmayan şeylerden arınmış, barış ve adalet içinde yaşayabileceği yollara hidayet etmesini' dilemişti. 25 Temmuz 2005 yılında bu sefer Mısır'da meydana gelen saldırı ile alakalı terör hadiseleriyle ilgili olarak da saldırının insanlık onur ve haysiyetine en büyük darbeyi vurduğunu ifade etmişti. Fethullah Gülen Hocaefendi 12 Eylül 2006′da Diyarbakır'da meydana gelen terörist saldırı münasebetiyle yayınladığı mesajda terör faaliyetlerinin, kimden ve nereden gelirse gelsin, barış ve huzura vurulan en büyük darbe olduğunun altını çizmiş ve bir daha terörü lanetlediğini açıklamıştı.

Bu duruşu ile İslâm dininin ne olursa olsun, terör, şiddet ve anarşi ile uzaktan yakından ilişkisi olamayacağını her zaman açıkça ifade eden Fethullah Gülen Hocaefedi, en son olarak Suriye ve Irak'ta gerçekleştirdiği katliam ve kan donduran infazlarla gündeme gelen IŞİD örgütünün eylemlerine sert tepki gösterdi. Fethullah Gülen Hocaefedi, din kisvesi altında işlenen 'vahşi zulümleri' kınadığını, yapılanların 'terörizm' olduğunu, faillerinden de hukuk önünde hesap sorulması gerektiğini vurguladı.

Fethullah Gülen Hocaefendi dünya üzerinde meydana gelen terör olaylarında İslam'ın asla bir sorumluluğunun olamayacağını, bu sebeple terör olaylarının İslam'ı tam manasıyla kabullenmiş ve onu hayatının gayesi haline getirmiş insanların yapamayacaklarını net bir şekilde bir çok defa vurgular.

Buna göre terörü İslâm'a bulaştırmak, bir terör eyleminin İslam için yapıldığını söylemek, sosyal barışı amaç edinen bir dine yapılmış çok büyük bir iftiradır. Dini yaymak ve anlatmak, veya dini savunmak amacıyla ele silah almak ve teröre bulaşmak, ancak İslâm'ın evrensel mesajını çarpıtarak anlamakla mümkündür. Bu ise İslam ve terör kelimelerini yan yana getirerek İslâm'ın teröre bulaştırılmaya çalışılması (belki de)İslâm dinine yapılabilecek en büyük kötülüktür. (olabilir) Fethullah Gülen Hocaefediye göre bu, İslâm'ın o drahşan imajını kirletiyor. Çehresine çamur atmak anlamına geliyor.

Temeli barış, sevgi ve hoşgörüye dayanan İslâm dini, her ne sebeple olursa olsun, aşırılığı, fenalığı, zorlama ve zulmü hoş görmemiş, terörü şiddetle yasaklamıştır. O halde hiçbir insan, herhangi bir şey için zorlanamayacağı gibi ne Müslüman olması ne de İslâm'ı yaşaması için zorlanamaz.

İslâm, bırakın terör eylemlerini ve terörizmi hoş görmeyi, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara merhametle yaklaşmayı öngörmüş, yaratandan ötürü yaratılanı hoş görme anlayışını insanların gönüllerine yerleştirmiştir. O halde İslâm'ın, erkek-kadın, çocuk-yaşlı demeden günahsız ve masum insanların kanını döken terör hareketlerini hoş görmesi kesinlikle mümkün değildir. Bir insan öldürmeyi, bütün insanlığı öldürmek kadar günah sayan bir din buna asla müsaade etmez.

Maalesef günümüzde İslam'ın ruhuna uygun olmayan terör olaylarına yeterince ses çıkarmayan bazı Müslümanlar var. Bu şekilde barışı ve hoşgörüyü en temel prensiplerden biri olarak gören İslam dininin lekelenmesine göz yummuş olunmuyor mu? Fethullah Gülen Hocaefendi ise kesin bir dille terörün dini olamaz vurgusunda bulunuyor ve usanmadan yıllardır teröre karşı muhkem ve sarsılmayan bir duruş sergiliyor. Bu şekilde "medeniyetler çatışmasına' meydan okunuyor ve herkesi de bu yönde gayret göstermesi için motive etmeye çalışıyor. Her terör saldırısı sonrasında mesaj yayınlayarak bunları şiddetle kınayan Fethullah Gülen Hocaefendi dinin gayesinin dünyada evrensel insan hakları, hukukun üstünlüğü ve yüksek insani değerlere dayalı barışı tesis etmek olduğunun altını çiziyor. İslam dünyasının, hatta bütün dünyanın terörü bu netlikte lanetleyen ve bu şekilde "medeniyetler çatışmasını" engellemeye çalışan daha çok sese muhtaç olduğu kesin.

Kaynak: http://zaman-online.de/hizmet-hareketi-medeniyetler-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fmas%C4%B1na-meydan-okuyor-179883