Psikolojik harekâtın hedefi: Cemaat

Profesyonel eller tarafından bir psikolojik harekâttır gidiyor. 28 Şubatta zirve yapmış bu karalama operasyonu bu güne kadar çeşitli periyotlarda hep devam etti. Bugün tekrar zirve yapmış durumda.

'İrtica geliyor' kampanyasının yerini 'Cemaat geliyor' aldı. İrtica kavramının bayatlaması sonucunda yeni bir öcü icat edildi. Bu öcünün adı artık 'Cemaat'tir. Sadece kavram değişti, operasyonel güç ve zihniyet değişmedi.

1994'te Refah Partisi'nin 'sürpriz' bir şekilde yerel yönetimleri kazanması operasyonel güçleri harekete geçirmiş ve başlatılan süreçle inanan insanları karalama kampanyalarına hız verilmişti. Bu sürecin içinde 28 Şubat gibi kapkara, utanç verici bir dönem de yaşanmıştı.

Balyoz, Ayışığı, Sarıkız vb operasyonlar hep bu sürecin parçasıydı. Islak imzalı belgeler ile inançlı insanlar hep hedefteydi.

Peki, neden bu tür operasyonları yapıyorlardı Neden bu insanlardan bu kadar rahatsızlık duyuyorlardı?

Bunu iki temel nedene bağlıyorum. Bunlardan birincisi sınıfsaldır. İkincisi 'İslam korkusu'dur.

Önce sınıfsal boyutunu inceleyelim; 1950'lerden itibaren köylerden şehirlerin varoşlarına, oradan da şehrin merkezine iki aşamalı olarak yaşanan göçler Türkiye'nin siyasetinden, bürokrasisine, oradan medyasına kadar pek çok alanda değişimler meydana getirmiştir.

Varoşlarda yaşayıp okul önlerinde seyyar satıcılık yapan bu göç dalgasının insanları, zaman içinde şehrin merkezine yürüdüler. Şehrin merkezine yürüyüş sistemin merkezine yürüyüş demekti. Yani oligarşik yapıya karşı ben de varım demekti.

Ancak şehrin merkezine yürüyüş öyle kolay olmadı. Hizmet Hareketi gibi oluşumlar bu insanlara sahip çıktı, çocuklarına burslar buldu, okuttu. Sadece Kuran Kursuna değil en prestijli Anadolu ve Fen liselerine oradan da seçkin üniversitelerinde okumaları sağlandı.

Küçük ve orta ölçekli esnaf kitlesini bir araya getirdi, onlara okullar, yurtlar, üniversiteler yaptırdı. Yüz binlerce üniversite diplomalı, dil bilen, dünyaya açık nesiller yetişmesine vesile olundu.

Ankara'dan kredi bekleyen sermayeye mukabil küresel sermaye ile tanıştırdı. Yükselen Anadolu kaplanlarını motive etti. Artık okul önünde seyyar satıcılık yapan insanların çocukları şirket sahibi oldu, büyük işler yapmaya başladı, medya satın aldı. Bu ülkenin eski 'taşralısı' ekonomide de bende varım dedi.

Yıllarca İstanbul sermayesi ile Ankara bürokrasisinin kumpasına sıkışmış Türkiye'nin vitrini artık daha çeşitli hale gelmeye başlamıştı.

Burada önemli bir noktayı dile getirmeden geçemeyeceğim; Hizmet Hareketi gibi oluşumlar, Fethullah Gülen gibi kanaat önderleri olamasaydı Türkiye büyük sosyal patlamalarla karşılaşabilirdi. Varoşlarda yaşayan, şehre entegre olamamış, kimliklerinden dolayı itilmiş öfkeli insanlar radikalizme kayabilirdi.

Şu an yaşadıklarımız yeni Türkiye'nin sancıları. Daha demokratik, daha renkli bir Türkiye herkesin yararına. Herkesin yararına ama oligarşik yapıları bozulan bir kesim bu yeni Türkiye'den fena halde rahatsız.

Bu sebeple 'Cemaat' gözlerine çok batıyor. Vatan evladının devlet kademelerinden, iş dünyasına kadar varlığından çok rahatsız oluyorlar. Sen nerden çıktın diyorlar.

Bu meselenin bir başka boyutu da bu oligarşik yapının İslam korkusudur. Halkına ve kendi kültürüne yabancı bu kitle kendi dinini tehlike olarak görüyor. Sürekli de bu korkuyu topluma pompalıyorlar.

'Gülen Hareketi' gibi sosyal oluşumları bitirmenin tankla topla olamayacağını artık öğrendiler. Yeni stratejileri bu hareketin halkla ilişkisini kesmek.

Sürekli kara propaganda yapıyorlar halkı kışkırtmaya çalışıyorlar. Bir ara bazı milliyetçi milletvekillerinin kasetlerini piyasaya sürdüler ve bunu cemaat yaptı dediler, amaçları milliyetçi kesimi cemaatin üzerine sürmekti, ardından MİT krizi üzerinden AKP tabanını cemaate karşı kışkırtmak istediler. Gene bir ara KPSS sınavı soruları çalındı dediler bunu da cemaate attılar, gençleri kışkırtılar. Bu seferde Fenerbahçe üzerinden yeni bir operasyon yapıyorlar.

'Profesyonel' oldukları için işlerini iyi biliyorlar.

Ama şunu unutuyorlar; Hizmet Hareketi, toplumun her kesiminden insanların olduğu bir harekettir. Halkın bizatihi kendisidir. Halkı kendinden koparamazsınız.