Ferrari’sini satan Şakird
Düşünüyorum da, acaba Bank Asya’ya yapılanlar bir başka bankaya yapılsaydı ne olurdu? Parasını çekmeye çalışan on binlerce mudi, gazete manşetlerini süsleyen mağdur hikayeleri, kaybolan güven…
“Cemaat nasıl bu kadar büyüdü?” sorusuna verilecek pek çok cevap vardır mutlaka; ancak Bank Asya operasyonu aslında Camia’nın büyüme sebeplerinden birini daha gösterdi. Fedakarlık!
Bütün hayatını bir bavula koyup, her şeyi geride bırakarak, ismini bile duymadığımız ülkelere gidenler veya her an gitmeye hazır olanlar, Bank Asya’yı batırma çalışmalarının karşısında fedakar adımlar attılar.
Tutmayan hesaplar, Bank Asya’yı batırma planları yapanların hesap edemediği durumlar ve bir fedakarlık hikayesi…
Birkaç gün önce bir dostumla karşılaştım. Telaşlı, biraz da sıkıntılıydı. “Hayırdır?” Diye sordum. Arabasını satmak istediğini söyledi. “İnternete ilan ver.” Dedim. O kadar bekleyemeyeceğini, çok acil bir durum olduğunu söyledi. Ayrıca internete de ilanı koyduğunu sözlerine ekledi. “Acil olan durum nedir?” Diye sordum. Açık açık Bank Asya’ya para yatırması gerektiğini söyledi. Arabanın onun için ihtiyaç olduğunu bildiğimden “Arabasız ne yapacaksın, zor olmayacak mı?" Diye sordum. “O kısmı önemli değil…” Dedi. Otobüsler, minibüsler, vapurlar, dolmuşlar vardı. Onların olmadığı yerde onu bir yerden bir yere götürecek ayakları vardı.
Camiayı yakından tanıyanlar bilir. Bir hizmet eri için şayet şartlar mümkünse orta halli bir otomobil gelinen son noktadır. O otomobil aynı zamanda bir Ferrari niteliği de taşır.
Velhasıl, yukarıda bahsettiğim dostum, kendisi için Ferrari gibi olan orta halli otomobilini o gün sattı. Normal şartlarda birkaç gün daha bekleyip 2-3 bin lira daha fazlasına satabilirdi; ancak O, akşam kafasını yastığına huzur içinde koyabilmek için maddi olarak zarar etmeyi göze almıştı. Hatta çok daha fazla zarar edebileceğini dahi aklından geçirmişti.
Akşam kendisini aradım. “Çok şükür hallettik…” Diyordu. Sesinde bir vazifeyi layıkıyla yerine getirmiş olmanın mutluluğu vardı.
Sonraki günler hem gördüğüm, hem duyduğum hikayelerin yukarıdakinden hiç farkı yoktu. Camia’ya yüklenenlerin temcit pilavı gibi sürekli ısıtıp ısıtıp önümüze getirdikleri “Bizim Camia’nın tabanına, hizmet erlerine lafımız yok! Onlar başımızın tacı vb.” sözlerinde geçen Şakirdlerden kimi arabasını zararına satıp nakde çeviriyor, kimi evini daha büyük zararla satıyor, kimi evdeki altınlarını bankaya yatırıyor, kimi de dostlarından, yakınlarından borç alıp, aldığı borcu götürüp Bank Asya’ya yatırıyordu.
Biliyor musunuz? Birilerinin hesapladığı gibi Bank Asya batsaydı, bu fedakar insanlar gıkını bile çıkarmayacaktı. Hiçbiri Bank Aysa şubesinde parasının durumunu sormayacaktı. Bu konu hakkında bir laf etmeyeceklerdi. İçlerinde en küçük bir pişmanlık dahi duymayacaklardı.
Düşünüyorum da, acaba Bank Asya’ya yapılanlar bir başka bankaya yapılsaydı ne olurdu? Parasını çekmeye çalışan on binlerce mudi, gazete manşetlerini süsleyen mağdur hikayeleri, kaybolan güven…
Türkiye’nin karanlık günlerinde yaşanan bankaların batışı, aydınlık günlere doğru bir bankanın batırılmaya çalışılması olarak karşımıza çıktı maalesef!
Bir davada fedakar olabilmek önemlidir. Bir dava fedakar davranabilenlerle yürür ve büyür. Birileri, masum görünme adına “Bizim hizmet erlerine lafımız yok” dese de, bütün hamlelerinde karşılarında o erlerin olduğunu unutuyor. Yapılan her hamlede o erlere zarar veriyorlar.
Son sözüm yine menfaatlerini her şeyin önüne koyan yazar takımına… Acaba bugün ölümüne savunduklarınızın başına, yarın (Allah göstermesin) böyle bir iş gelse, kaçınız bugün kazandığı haksız paraları o gün onlarla paylaşırdı? Bırakın paylaşmayı o gün onları tanır mıydınız? Yoksa yine güç ve paranın yanında olup, bu seferde onlara mı saldırmaya başlardınız?
- tarihinde hazırlandı.