Beklenen mevsim

Bu sene onuncu yıl olmuş. Bir çırpıda söyleyiveriyoruz ama bilen biliyor bu işlerin zorluklarını. Dahası periyodik bir beklentiye dönüşmüş de farkında değiliz sanırım.

Anadolu'nun birçok ilinde sabırsızlıkla bekleniyorlar mesela. Her sene bu zamanlar heyecanlı bir bekleyiş, huzurlu bir telaş var pek çok şehrimizde.

Kütahya'da, Ordu'da, Diyarbakır'da, Urfa'da ve daha epeyce yerde. Saymadım ama 60'tan fazla ilden bahsediyor konuyla ilgili dostlarımız.

Ve bu bekleyiş sona erdi, nihayet geldiler.

Rengârenk bir kültür atlası oluşturacaklar ülkenin her yerinde. Hepsinin çehresinde aynı ışık, ortak dil ve aynı söylem: sevgi...

Birkaçını dinlemek kısmet oldu şimdiden. Bir Türkmen kız çocuğundan Bir Teselli Ver'i dinledim mesela. Müthiş etkilendim. Kim bilir daha ne güzellikler olacak? Kenyalı bir çocuğu, Hindistanlı bir kardeşimizi, Pakistanlı evladımızı dinleyeceğiz...

Gittikleri her şehre rengârenk bir coşku verecekler. Brezilyalısı, Kenyalısı, Türkmen'i, Bahreynlisi, Pakistanlısı. Dünyanın her yerinden çocuklar bunlar, Arap, Latin, Uzakdoğulu, Kürt, Rus, İskandinav...

Olimpiyatlar 10 yıldır yapılıyor ama bir o kadar daha geçmişi var bu eğitim hareketinin. 20 yılda 300 binden fazla çocuğa dilimizi öğretmişiz. Sayın Arınç'ın geçen yıl söylediği gibi, kendi kültürlerini ihmal etmeden, bozmadan, ikinci bir dili, kültürü bir zenginlik olarak benimsetmişiz.

2003 yılında 62 öğrenci ile başlamış bu muazzam organizasyon. Bu sene 135 ülkeden bin 500'den fazla çocuk burada olacak. Bunlar elemelerden geçen öğrenci sayısı elbette, 15 bin kişilik bir genel eleme sürecinden bahsediyor organizasyon yetkilileri. Biz belki en popüler olanlara yoğunlaşacağız. Şarkıları alkışlayacak, şiirleri dinleyeceğiz. Ama yapılan sadece bu değil emin olun.

Hikâye yazıyorlar, makale kaleme alıyorlar, münazara yapıyorlar, kendi kültürlerine dair stantlar açıyorlar, milletimiz ile doğrudan bağlantı kuruyorlar.

Her yıl bu zamanlar havalar nasıl olursa olsun Mevsim, sevgi mevsimi oluyor.

Elbette bu manzarayı küçümseyenler, rahatsız olanlar, içten içe ve aleni karşı olanlar var. Her zaman da olacaktır sanırım. 54 ülkenin üye olduğu Afrika Birliği'nin Dönem Başkanı Ekvator Ginesi'nin Dışişleri Bakanı Eustaquio Nseng Esono'nun dediğinin aksine, bu okulların kültürleri kaynaştırmak gibi çok önemli işlevi olduğunu düşünmeyen, hatta altında bit yeniği arayanlar olacaktır. Bu ülkede yaptığımız tartışmaları hatırlıyorsunuz. Ne yaparsanız yapın, her hareketinizi, davranışınızı kuşkuyla karşılayanlar, karşıtlık için birtakım hareket ve organizasyon içine girenlerin mevcudiyetini de biliyoruz. Bunlar elbette rahatsız olacaklar. Bunu ifade edecekler, sesli olarak dile getirecekler, karşı çıkacaklar ve hatta engellemek için gizli/aleni birtakım kumpaslara da başvuracaklardır.

Açıkçası geçmişte olduğu gibi, bugün de ciddi anlamda üzmekle beraber çok fazla anlam ifade etmeyecek tüm bunlar. Çünkü ne yaptığını bilen, hasbi ve diğerkam insanların hareketi bu. Biz belki sadece 15 günlük kısmına yakından tanıklık ediyoruz ama onlar haftalarını, aylarını ve hatta tüm yıllarını bu işe hasrediyorlar.

Ve biliyorum en az bizim kadar heyecanlılar. Bizim kadar coşkulu ve sabırsızlar.

Kötülüğü yaymak için pusuya yatıp gelenler olduğu gibi, güzelliği, kardeşliği, dostluğu ve sevgiyi yaymak için çaba harcayanlar, her sene gelenler de var.

Bu gelenler onlar işte.

Nihayet geldiler yüzlerindeki aydınlık bir umutla.

Katı yürekleri yumuşatmak, önyargıları kırmak ve bambaşka bir dünya kurmak için...