Cesaret madalyasını hak ettiğinizi ispat ettiniz, tebrikler…

Meğer AKP’liler ne çok severmiş devleti, devletin organlarını, MGK’yı, MİT’i, Kırmızı Kitap’ı, devletin rutin dışı yöntemlerini…

Nasıl da kutsuyorlar MGK’yı, Kırmızı Kitap denilen rutin dışılığı…

Ne de çok el üstünde tutuyorlar MİT’i…

Taktik olarak “Yeni Türkiye” diyorlar. Yoksa bu basbayağı “Eski Türkiye.”

Hatta eski Türkiye’den de beter.

Hatta her şey eskisinden de beter.

28 Şubatçılar’ın rekorunu da kırdılar. Bunlar gerçekten 28 Şubatçılar’dan beter.

Eski Türkiye’de yasalar antidemokratik olsa da işler yasalara uygun giderdi.

Nadiren rutin dışına çıkılırdı.

Yeni Türkiye’de ne yasalara uyuluyor ne kurallara ne de teamüllere.

Mahkeme kararları bile yerine getirilmiyor.

Her şeyin bir kişinin iki dudağı arasında olmasından daha kötü bir şey yoktur dünyada.

- Kapatılacak…

- Batırılacak…

- İmkanları elinden alınacak…

- Su bile verilmeyecek…

- Cadı avıysa cadı avı…

- Kırmızı Kitap’a sokulacak…

- Yok edilecek…

- Bitirilecek…

- Tüketilecek…

- Köküne kibrit suyu dökülecek…

Gerçekten çok cesur birisi var karşı tarafta.

Kendisine cesaret ödülü verilecek kadar cesur birisi…

Amerikan Yahudi Kongresi’nin verdiği Cesaret Madalyası’nı nasıl hak ettiğini adım adım gösteriyor bizlere.

Kırmızı Kitap’tan sonra artık hiç endişem yok.

O madalyayı verenler ona bir lütufta falan bulunmadı. Onu madalyayla gaza getirmeyi, cesaretlendirmeyi de düşünmediler. Bizzat bunu hak edeceğini görüp bilip verdiler.

Çünkü başka kim var ki şu dünyada bütün perdeleri bu derece tahrip edecek kadar cesaret sahibi bir Müslüman?

Madalyanın hakkını vereceğini öngörmüş olmalılar.

Yoksa durup dururken ne diye bir Müslüman politikacıya Yahudi Cesaret Madalyası’nı versinler, değil mi?

Kırmızı Kitap, paralel anayasadır…

Kırmızı Kitap denilince insanların zihnine doluşan manada öyle yasal, şeffaf, temiz bir kitap gelmiyor.

Kırmızı Kitap, gizemli, gizli…

Herkesin bilmediği, devletin güvenlik konularında izlediği bir tür harita…

Kırmızı Kitap denildiğinde insanlar olumlu düşünmüyor.

Mahkemeler bile içeriğini bilmiyorlar.

Neye hizmet ediyor, kime çalışıyor, amacı nedir, net değil.

Kırmızı Kitap millet için flu bir alan.

Kırmızı Kitap milletin canına okumak için kullanılan bir paralel anayasa.

Bakanlar bile görmez, göremez kitabı. Ancak müsteşarlar görebilir.

Çünkü o kozmik bir belgedir!

Derin yapının gizli anayasasıdır.

Türkiye’de yaşanan “paradigma değişikliği” ile Kırmızı Kitap’ın artık hükmünü yitirdiğini söyleyenler vardı AKP’liler içinde. Köşelerinde de yazdılar:

“Artık Kırmızı Kitap mitap yok” dediler.

Yeni durumun Eski Türkiye’den de daha beter olduğunu göstermesini ispat babında söyleyelim:

Eskiden Kırmızı Kitap denilen şey askere tahakküm hakkı veriyordu ve Kırmızı Kitap teklifleri askerden geliyordu. Şimdi Yeni Türkiye’de ise siviller teklif ediyor, millete birlikte tahakküm ediyorlar…

Necip Fazıl kırmızısı…

Necip Fazıl Kısakürek ile Bedii Faik arasındaki ‘kırmızı’ tartışmasını hatırlamanın tam zamanı…

Hüseyin Üzmez, Ahmet Emin Yalman’ı vurunca Bedii Faik Necip Fazıl’ı da işin içine katmaya çalışır ve ikili arasında subayların üniformalarındaki kırmızı renkten yola çıkan bir “kırmızı tartışması” başlar. Polemik çok sert geçer ve Necip Fazıl polemiği şu cümlelerle noktalar:

“Sen yalnız aslanın iki ayağı arasına sığınıp, faaliyetine engel gördüğü kediyi rapor eden sıçana benziyorsun…”

Diyeceğim şu ki… Kırmızı meselesi tarihimizde her zaman tartışma konusu olmuş ve şekilde görüldüğü gibi bugün de devam etmektedir!

“Kaçak AK Saray” haberlerine de yayın yasağı konulsun!

Hükümet, makul açıklamalarla izah edemeyeceği her olaydan sonra mutlaka konu hakkında yayın yasağı getirdi.

- Yüksekova’da 3 askerin sokak ortasında kalleşçe arkadan vurulması olayından sonra…

- Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin ile Başkomiser Hüseyin Hatipoğlu’nun şehit edilmesi ile ilgili haberlere…

- 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu haberlerine…

- IŞİD’in Musul Başkonsolosluğumuzu basıp vatandaşlarımızı rehin alması haberlerine…

- Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisinde bulunan böcekler konusunda…

- Reyhanlı saldırısı haberlerine…

- Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantının ses kaydının sızdırılması haberlerine…

- MİT TIR’larına yapılan baskın haberlerine…

- Şike soruşturması haberlerine…

- Uludere olayı haberlerine…

- Aktütün Karakolu baskını haberlerine…

Şimdi, AK Parti’nin Tayyip Erdoğan’ın ‘kaçak’ olduğu belirtilen AK Saray’ı hakkında iç ve dış basında yoğun haberler çıkıyor. Bu konuda da bir yayın yasağı konulursa şaşırmam.

Yasağa biz uyarız da peki dış basını nasıl susturacaklar, işte sorun bu!