Kitap düşmanları

İskenderiye’de, Bağdat’ta, Endülüs’te yüz binlerce kitabı yakanların dini, dili, kavmi farklı olsa da bilgiye duydukları adavet hepsinin ortak paydasıydı. Despot yönetimler kitaptan, ilimden ve âlimden her daim ürktü. Tarih bir bakıma ilmin izzetini muhafaza etmek için ölümü göze alan âlimlerle zalimlerin mücadelesini nakleder. Makalenin mevzuu, ne müellifi (Hür Adam) Bediüzzaman olan Risale-i Nurları devlet tekeline alma cüretini gösteren AKP hükümeti ne de kitap düşmanlığı ile nam salmış Cengiz Han, İspanyol Kardinal Ximenes veya Naziler. Muradım kitap düşmanlığının günümüzdeki uzantılarını birkaç cümleyle zabta geçirmektir.

Bilgiyi sadece kendi nutuklarını teyit ettiği müddetçe sevimli bulanlar her asırda vücut buldu. Âlimleri hizaya sokamadıklarında acımasızca katleden bu zihniyetin öfke selinden kitaplar da nasibini almıştır. Belki bugün kitap yakacak kadar haddi aşanlar yok. Bilgi çağında bununla müteselli değiliz. Zira işi gücü bırakıp dershane, anaokulu ve kolej gibi eğitim müesseselerini kapatmak heveslileri türedi. Namı diğer kitap düşmanlarının günümüzdeki vârisleri. Belediye reisleri, iznini verdikleri, ilan vergisini tahsil ettikleri FEM-Anafen Dershanesi’ne ait tabelaları zorla indiriyor, indirtiyor. Hukuki gerekçe, mahkeme kararı olmadan nesil yetiştirmekten başka gaye taşımayan müesseseleri itibarsızlaştırmak kime ne fayda getirir? Bu ayıp size yeter. İstanbul Büyükşehir’in tabela zulmü sürerken Bolu Belediyesi şehirde her bina nizami, her okul proje ile uyumlu imiş gibi özel okulu mühürledi. Türkiye’de binaların yüzde 60’ı iskânsız. Bir başka ifade ile ruhsatlı binalar için, yapının ruhsat ve eklerine uygun olarak tamamlandığını gösteren ve belediyelerin İmar Müdürlüğü Yapı Kullanma İzni birimleri tarafından düzenlenen belge 100 binadan 60’ında yok. Valilik, belediye, devlet okulları ve hastane gibi kamu binaları da buna dahil. Kendi söküğünüzü dikmekten aciz olduğunuzu cümle âlem biliyor, bari yüz kızartan halinizle orta yerde dolaşırken kaba kuvvet gösterisinde bulunmayın.  

Bolu’da AKP’li Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, elini vicdanına koysun ve şu suallere cevap versin. “Şehrinizde özel okulu mühürleme gerekçesi yaptığınız eksiklerin olmadığı kaç okul, kaç bina vardır? Devlet okullarını da teftiş edebilecek misiniz? Eksik tespit edilen devlet okullarını da kapatacak mısınız? Kaç binada proje dışına çıkılmasına (kaçak kat vs.) göz yumdunuz?” Bu suallerin cevabını verip vermemek belediye reisine kalmış. Geçen hafta Denizli ve İstanbul’da iki işyerinde patlama oldu. Her iki kazada 4 kişi can verdi. Yaralılar var. Maalesef kazalardan sonra iki kere yıkılıyoruz. Binaların ruhsatsız, işyerlerinin kaçak olduğu ortaya çıktı. Yine Zeytinburnu’nda havai fişek atölyesinde 31 Ocak 2008’de 21 kişi hayatını kaybetmiş, 115 kişi yaralanmıştı. Atölyenin kaçak olduğu faciadan sonra yapılabilen teftişte tespit edildi. Bununla sınırlı değil bakanlıkların, belediyelerin vurdumduymazlığı. Aynı binada 300 işyerinden 39’unun kaçak faaliyet gösterdiği ve 3 bin 889 işçiden 155’inin sigortasız çalıştırıldığı Çalışma Bakanlığı raporunda var. Bu davada, 6 yıl sonra dün çıkan karar ma’şeri  vicdanı tatmin etmekten uzak.

Belediye reisleri, bu cadde çıkmaz sokak. ‘Dışı seni içi beni yakar’ misali şehir yönettiğinizi şıracılar biliyor. Madem her şey nizami olacak, mahkemelerin yıkım kararı verdiği İstanbul’un silueti bozan üçüzlerden, Ankara’da mahkemeye rağmen inşaatı süren Başbakanlık binasından başlayın sıfırlamaya. Aksi takdirde “Rutin denetim efendim! Başka mânâ çıkarılmasın.” sözleriniz sizleri dünün kitap düşmanları ile yan yana zikredilmekten kurtaramaz. Onlar hak ve hakikatin sesinden, ilimden rahatsız oldukları için kitap yaktı, sizler de değerler mücadelesi veren Hizmet Hareketi’ne ait diye bu eğitim yuvalarına saldırdınız.

Kitap düşmanlarının sonu ne hazindir!

Kaynak: http://www.zaman.com.tr/turhan-bozkurt/kitap-dusmanlari_2231318.html