Ümmîlik ve Hazreti Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) ümmî idi.[1] O’nun ümmîliği ve okuma yazma bilmemesi bizim başımıza taçtır. O’nun ümmîliğine rağmen, haber vermiş olduğu nice hâdiselerin zamanı geldiğinde âlem‑i şehadette zuhuru, herkese “Muhammedün Resûlullah” dedirtir.

Burada delil olarak, Kur’ân âyetlerinin zımnî ve işârî haber verdiği şeyleri de sayabiliriz. Meselâ, şimdilerde âdeta bir ziyaretgâh olan ve ziyaretçi akınına uğrayan İngiltere’deki Firavun’un cesedi bunlardan biri sayılabilir. Kur’ân onun için; “Bu gün, senin (canından ayırdığımız) bedenini, (denizin dibinden) kurtaracağız ki senden sonra gelenlere ibret olasın. Ama insanlardan çoğu bizim âyetlerimizden gafildirler.” (Yunus sûresi, 10/92) diyor. Şayet bu ceset Firavun’a aitse, bu, Nebiler Serveri’nin (sallallâhu aleyhi ve sellem) peygamberliğini ispata kâfi gelmez mi?

[1] Bkz.: A’râf sûresi, 7/157.