Bilge İnsanlar

Allah'ın birlik ve beraberliğe yapmış olduğu ihsan, ferdi teşebbüslere yaptığı ihsandan kat kat üstündür. Allah'ın yardım eli, toplu yaşayan, müşterek hareket eden insanların üzerindedir.' hakikatı zaten bu gerçeği dile getirmektedir. Yalnız bunun sebepler plânında birtakım ön şartlara ihtiyaç duyduğu da izahtan vârestedir. Bu hususta, akla ilk gelen örnek olması itibarıyla Bediüzzaman Hazretlerinin tespitleri içindeki 'vazife taksimi, mesai tanzimi ve yardımlaşmanın kolaylaştırılması' verilebilir.

Bu çerçevede ihmal edildiğini üzülerek gördüğüm bir hususa bilhassa temas etmek istiyorum hayatın hemen her alanında liyakat, yetki ve sorumluluk gibi ölçülere riayetle vazife taksimi yapılıyor olmasına rağmen, tecrübeleri ve sadakatları müsellem yaşlılardan tam anlamıyla istifade edilemediği de bir gerçektir.

Dinamik bir beyin, dinamik bir vücut ve daima cevvaliyet isteyen işlerde, elbette ki bu bilge insanlar çalışamaz ve çalıştırılamaz ama onların istişare ve fizibilite gibi hususlarda pekâlâ düşünce ve tecrübelerinden istifade edilebilir. Bu itabarla da onlara saygı ve hürmette kat'iyen kusur edilmemelidir. Kur'ân:

'Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla kalblerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma!' (Haşr, 59/10) buyurmak suretiyle bize böyle bir edebi öğretmektedir.

Unutmayalım! Toplumda A'dan Z'ye her seviyedeki insanın yapacağı şeyler vardır. Bu açıdan Allah'ın tevfikine bir davetiye hükmünü taşıyan birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, o bilge insanlara da kapasiteleri istikametinde iş verilmeli. Böyle olunca 'vahdet-i ruhiye' zedelenmez, Allah sağanak sağanak bereketini üzerimize gönderir.