Ölüme Çare Bulunamayacaktır

Ölüme geçici bir hayat rengi verilebilir; yani hücreleri, kalb atışları ve beyin fonksiyonlarıyla öldü kabul ettiğiniz bir insan, kalb masajlarıyla, elektrik şoku vermekle, ölüme mahkûm denilen uzuv ve vücutları dondurup ilerisi için saklamakla, gelişen cihaz ve keşiflerle, en keskin ve tesirli ilaçlarla hayata döndürülmüş gibi olabilir. Fakat bu, asla ölen insanın hayata döndürülmesi demek değildir. Böyle durumlarda beden, fonksiyonlarıyla ölmüş görünse de ruh, bedenle münasebetini devam ettirdiği ve beden santraline takılı bazı fişleri henüz çıkarmamış olduğu içindir ki bu, bir ölüm ve hayat berzahı sayılabilir. Diyelim ki, teyp kasetinizi vaaz veya Kur'ân dinlemek için cihazınıza koydunuz; cihaz çalıştığı hâlde, ses yükseltici düğme tamamen kısılı kaldığından hiç ses alamıyorsunuz. Bu durumda, siz cihazınızı çalışmıyor zannedeceksiniz; oysa o, çalışmakta, fakat ses vermemektedir. Aynen bunun gibi, Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) sarih ve kesin beyanı içinde, "Her hastalığa çare bulunacak"[1] fakat, ruhun beden elbisesinden bütün bütün soyunması, santralına takılı fişleri tamamen çıkarması ve cesede bağlı kordonunu tamamen koparıp ayırması mânâsında "Ölüme çare bulunamayacaktır."[2] Bu bakımdan, bazılarının ölmüş görülen veya zannedilen bir vücudun hayata döndürüldüğünü söylemeleri, esasen çalıştığı hâlde sesi duyulmayan cihazın ses düğmesine dokunmaktan öte bir mânâ ifade etmemektedir.

[1] Buhârî, tıbb 1; Müslim, selâm 69; İbn Mâce, tıbb 1; Ebû Dâvut, tıbb 1, 11.
[2] Tirmizî, tıbb 2; İbn Mâce, tıbb 1; Ebû Dâvut, tıbb 1; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/278..