Dehşetin Anlamı

Korkutan veya ürperten bir hâdise veya manzara karşısında duyulan korku ve ürküntü mânâlarına gelen "dehşet", Hakk yolcusunun, seyr-i rûhânî esnasında Mahbub'un, cemalinin tecellileri karşısında tutulup kalması şeklinde yorumlanmıştır ki, Kitap ve Sünnet'te onunla alâkalı sarih bir beyan olmasa da her zaman "Onu karşılarında görür-görmez aşkınlığına (büyülendi) ve (şaşkınlıktan) ellerini kestiler" (Yusuf, 31) meâliyle vereceğimiz ayetle irtibatlandırmak mümkündür.

Dehşeti; insanın aklına sığdıramadığı, sabredip karşısında duramadığı ve ilmiyle idrakiyle kavrayamadığı herhangi bir hâdise ile yüz yüze geldiğinde tutulup kalma şeklinde de ifade etmişlerdir ki, buna "şuhud"un akla galebe çalması, muhabbetin sabrın sınırlarını zorlaması ve "hâl"deki televvünün insan idrakini aşması da diyebiliriz. Zannediyorum, konuyla alâkalı şöyle bir yaklaşım yerinde olur: