Marifet Makamı Hakkında Yapılan Değerlendirmeler

Aslında, marifet makamı, bir hayret, bir dehşet ve bir mehabet makamıdır. Tasavvuf erbabının, marifetle alâkalı mütalâalarının hemen hepsinde bu anlayışa rastlamak mümkündür. Bunlardan bazıları marifeti, heybet duygusunun feveranıyla mebsuten mütenasib (=doğru orantılı) görmüş ve marifetin artması ölçüsünde heybetin de derinleşebileceğine hükmetmişlerdir. Bazıları marifeti, sekine ve itmi'nânın ayakları şeklinde değerlendirmiş; marifet nisbetinde de iç sükun ve temkinin artacağını vurgulamışlardır.

Bazıları, kalbin "üns billah"a ermesi ve sâlikin kurb süreci yaşaması şeklinde yorumlamışlardır. Şiblî'nin yaklaşımı ise daha farklı menfezler aralar mahiyettedir. Ona göre marifet: Arifin, Allah'tan başka hiçbir şeyle zatî alâkasının kalmaması, O'nun aşkında şikayete kapalı olması ve yerli yerine oturmuş kulluk mülâhazaları sayesinde, dâvâ ve iddialardan kaçınarak Hak mehafetiyle oturup kalkması, akıbeti hakkında da dolu dolu endişeler duymasından ibarettir.