İnbisat’ın Tezahürü

İnbisât; insanın cismânî arzulardan sıyrılarak, bedenî tutkuların tesirinden kurtularak Hakk'ın isim ve sıfatlarına mücellâ (pırıl pırıl) bir âyine olma makamında zuhûr eder ki bu makama ister "cem‘" ister "mahv" mertebesi diyelim netice değişmez şahsın, Hakk'tan gelen esintilerle şekillendiği ve renkler üstü renklere büründüğü sırlı bir noktadır. Bu noktaya ulaşanların inbisâtı ketmetmeleri imkânsız, ulaşamayan müptedilerin inbisâttan dem vurmaları ise küstahlıktır. "Eğer şâhın nedîmi naz ve cilve yaparsa, sen de onu yapmaya kalkma! Çünkü sen, o senede mâlik değilsin! Ey bu fânî âlemin kayıtlarından kurtulamayan kimse, sen mahv u sekr ve inbisâtı ne bilirsin!" Ruhun şâd olsun Mevlânâ! Beden ve cesedin kulları rûhu ne bilir! Bedenin mahbûsu rûhâniyât ve ledünniyâtı ne bilir! Hakk ateşi ile elli defa yanıp püryân olmuş gönüllere sormalı şâk şâk sînelerin derdini ve verâların rengiyle tüllenen inkibâz ve inbisâtları..!