Gerçek Hürriyet
Evet, eğer hürriyet, Cenâb-ı Hakk’a hâlisâne kullukla mebsûten mütenâsip (doğru orantılı) ise -ki öyledir- hayatlarını başkalarının gölgelerinde geçirenlerin hür olduklarını söylemek oldukça zor, hatta imkânsızdır.. evet
- Eğer nâmus davulunu çalmak istersen, yıldızlar çarkından geç; zira zillerle dolu bu çember bir rüsvaylık defidir."
Hakikî hürriyet kemâl-i ubûdiyetin lâzımıdır; bu iki şeyi eş anlamlı bile kabul edebiliriz. Bu itibarla, denebilir ki insan, Allah’a kulluğu ölçüsünde hürdür. Kulluktan nasipsiz olanlar hür olamayacakları gibi, gerçek insânî değerleri kavramaları da mümkün değildir. Zira bunlar, hiçbir zaman beden ve cismâniyetin girdaplarından kurtulamaz, kalp ve ruhun hayat ufkuna ulaşamaz ve özlerini kendine has derinlikleriyle duyamazlar.
Hayatını, hep bedenî mülâhazalar ağında geçiren.. mazhar olduğu nimetler karşısında iki büklüm olacağına küstahlaşan.. üzerindeki ilâhî mevhibeleri bozbulanık hırslarla yaşayan.. kazandığında şımarıklaşan, kaybettiğinde inkisardan inkisara düşen ve elindeki imkânları yitireceği endişesiyle tirtir titreyen bir talihsiz, cihanlara sultan olsa bile hür değildir.
- tarihinde hazırlandı.