Dünya Ukba İlişkisi

Ayrıca dünya, bütün kâinatların özünü-usâresini, mânâ ve maddesini mahiyetinde cem etmiş bir numune âlem; topyekün varlık ve hâdiselerin zenginlerden zengin en muhtevalı bir sayfası; cin ve insin tenezzühü için ihtimamla hazırlanmış ferah-fezâ bir mesire yeri ve öteler adına da âdeta bir prova salonu gibidir; iyilik de kötülük de onun bağrında boy atar gelişir, günah da sevap da onun dağında-bağında yetişir; sonra da bütün bunların ürünleri öteki âlemin pazarlarına gönderilir.

Bu açıdan da o, hem bir mezraa, hem bir fabrika, hem de ahiret pazarlarına açık tam bir ticarethanedir. Ekilecek şeyler burada ekilir ve burada biçilir. Ötelerin yol azığı burada tedarik edilir, Cennetlerin o nûrânî aksesuarları burada hazırlanır, ukbâ panayırlarında teşhir edilecek ürünler buranın tezgahlarında üretilir, -öyle yapıp ötelere ulaştırana canlarımız feda olsun- orada enzâr-ı âleme arz edilir; sonra da ebedî saadet saraylarında bâkî bir surette mü’minlere sunulur.

Dünya, ılgıt ılgıt şefkat tecellilerinin kesintisiz esip durduğu, rahmet sağanaklarının gelip gelip üzerimize boşaldığı âdeta bir yağmur ormanı, ışık ve güzellik dalgalarının ufkumuzda sürekli tüllendiği ve belli bir çerçevede ötelerin bütün debdebesini, ihtişamını aksettiren bir sinema perdesi gibidir. Görürüz olduğumuz yerden ötelerin hüzme hüzme ziyasını; kışlarla-baharlarla müşâhede ederiz ölümü, "ba’sü ba’del-mevt"i ve verâsını: Her gece fert planında, her kış toplumca ölüme yürür, her gündüz ve her baharda da yeniden bir kere daha diriliriz. Teksirler devam eder durur ve bize mütemâdiyen öbür âlem hatırlatılır.