Çocuklukta İlk Dönemlerin Önemi

İlk dönemlere ait hâtıralar, çocukların zihin ve hayâl seviyelerine göre şekillenir, büyüyüp gelişmeleri ölçüsünde de derinleşir, daha ileri buutlara ulaşır.. böylece yaş ve baş itibâriyle hep onlarla yaşar-gider. Zamanla görüp-duydukları, işitip-anladıkları şeyler o minik hâtıralarda, bir daha silinmeyecek şekilde öyle billûrlaşır ki, onlar plâklar üzerindeki iğneler gibi, isteseler de, istemeseler de önceden kaydedilmiş bu sesleri, ortaya çıkarmadan başka ellerinden bir şey gelmez.

Hatta bizler dahi, azıcık, hülyâlarımızı kurcalasak, bir sürü hâtıranın ses verdiğini duyacak ve irkileceğiz. Ömürlerimiz devam ettiği sürece de, hayatın hemen her dönemecinde aynı rüyâ ve hülyâları tekrar bertekrar yaşayacak, yer yer sevinç ve neşelerle gerilecek, zaman zaman da ürperten râşelerden kurtulamayacağız. Biz ve rüyâlarımız, bizden evvelkilerin eserleri olduğu gibi, çocuklarımız, onların rüyâ ve hülyâları da bizim onlara bırakacağımız miraslarımız olacaktır. Bizleri insan yapan ahlâkımız, huyumuz, insanlar içinde ârızasız yaşamamızı temin eden tabiatımız, mizâcımız; yaşatan aşk u şevkimiz, öldüren bedbînlik ve yeislerimiz; hatta bütün arzularımız, isteklerimiz bize, soy ağacımızın damarlarından süzülüp gelmiş saf veya bulanık kan gibidir. Şimdilerde yaptığımız hemen her şey, o dönemde birer nüve şeklinde kalb ve ruhumuza saçılan tohumların hakîkate inkılâp etmesinden başka bir şey değildir. O gün his ve zihin dünyâmıza yerleşen her şey, zamanla benliğimizde yeşererek bizden birer parça haline gelir, bizimle beraber yaşar; bize imâlarda bulunur, nasîhatlar eder, yol gösterir, sinyal verir ve mesajlar sunar. Eğer bu ilk nüveler iyinin, güzelin ve doğrunun nüveleri ise, siyânet melekleri gibi bir lâhza peşimizi bırakmadan bizleri takip eder ve bizlere kurtuluş yollarını gösterirler.