Peygamber Efendimizin (sav Doğumunun Kutlanması

Asırlar var ki, topyekûn insanlığın medyûn bulunduğu bu Zât'ı, kendi kâmet-i kıymetine uygun bir velâdet günü, velâdet haftası, velâdet ayı, ile tes'îd edemedik.. tes'îd etmek bir yana, O'nun kapı kullarına gösterilen alâka ölçüsünde O'na karşı tazimde bulunamadık. Aylar, yıllar ve asırlar boyu O'nun için şehrâyinler tertip edilse, her gece O'nun için yüzlerce, binlerce neşîdeler söylense, yine O'nun hakkı ödenemez ve O'nun için bir şeyler yapıldığı söylenemez. Ne var ki, "Sultan'a sultanlık, gedâya da gedâlık yaraşır" düşüncesinden hareketle, "hiçbir şey yapmamaktansa, az dahi olsa mümkün olanı yapmak daha iyidir" diyor ve "Ebedî Risalet Sempozyumu" gibi konferansların her sene ayrı bir ülkede icra edilmesini.. ve belli bir zaman diliminin bu işe tahsisini.. ve mümkünse önümüzdeki yılın-tabiî O'nun dünyasında, sadece O'na bir yıl tahsis etmenin ne denli bir cimrilik ve vefasızlık olduğunu ruhlarımızda duymanın ezikliği, ârı ve hicabıyla- "Hz. Muhammed (sav) Yılı" olarak ilânını teklif ediyoruz.

Mübeccel velâdetin böyle eğlenceli, cümbüşlü kutlanmasını ve mübârek İslâm Dini'nin de bir karnavala çevrilmesini ne biz ne de başkası arzu etmez.. zaten bunu yapmaya da kimsenin gücü yetmez. Ancak, yalancı ve riyakâr bir dünyanın, koskocaman insanlık âlemini nasıl bir iğfal ağına aldığını gördükçe, "neden acaba İslâm Dünyası, aynı zamanda kendi velâdeti de sayılan Rebî'ul-evveli, Rebî'ul-evvelle gelen "Nevrûz-ı Sultanîyi" ve o günle gelen insanlığın kurtuluşunu aynı heyecan, aynı cûşiş içinde tes'îd etmez" diye hayıflanıyor ve kendi kendimizi sorguluyoruz.