Velayet Makamındaki Gönül İnsanı

Böyle bir gönül erinde şevk, bütünüyle iştiyaka dönüşür; cezb, incizab hâlini alır; gaflet her türüyle zeval bulur ve her yanda nur-u Hak ayân olur. Akıl kalple el ele tutuşur ve varlık baştan başa okunan bir kitap rengine bürünür. İnsanı aldatan bütün yalancı mumlar bir bir söner ve her yana âdeta semadan yıldızlar iner. Dünyevîliğiyle dünya fenâ bulur ve ötelere ait bir desenle yeniden kurulur. Zulmetler ard arda yırtılır ve bu yırtıklardan etrafa ışıklar fışkırır. Her varlık hak erine can olur, yoldaş olur.. ve gönül tek bir noktada aradığını hemen her şeyde bulur; bulur ve bütün vahşi yalnızlıklardan kurtulur. İşte böyle rûhânî bir miraçla "üns billah"a ermiş bir sâliki, Cenâb-ı Hak göz açıp kapayıncaya kadar olsun nefsiyle baş başa bırakmaz; bırakmaz ve o artık, bütün benliğiyle "lillah", "livechillah" ufkuna müteveccih, Allah da sonsuz inayet ve riayetiyle onu koruyup kollamaktadır. Ne keder, ne tasa, her yanda üfül üfül vefa, onun gönlünde de köpük köpük uhrevî bir safa, her taraf bağ-ı cennet, o da bir firdevslik olarak "İyi biliniz ki evliyâullah için hiçbir korku yoktur; onlar asla tasa da yaşamazlar" (Yunus/62) hısn-ı hasîni içinde nefsânî karanlıklardan uzak, rahmânî nurlarla kuşatılmış ve -Hakk'a karşı mehafet ve mehabet hisleri mahfuz- sürekli öteden bişaret mesajları almakta ve bunlara tayyibatla mukabelede bulunmaktadır.