Veli Kelimesine Yüklenen Mânâlar

"Veliyyullah" veya "evliyâullah" dendiğinde, bundan "âdâullah"ın karşılığı kabul edilen bütün mü'minler anlaşılsa da -ki aslında, Kur'ân ve sünnette evliyâullah sözcüğüyle anlatılan da budur- tasavvufta veli tabirine yüklenen daha başka mânâlar da vardır. Sofilere göre veli, riyazet veya daha değişik mücahede yollarıyla, beden ve cismaniyetini aşıp, kalb ve ruhun hayat mertebesine, dolayısıyla da Hak yakınlığına ulaşan, derken şahsı adına fenâ bulup yeni bir mânâ ile bekâya eren Allah'ın hususî iltifat, ihsan ve teveccühlerine mazhar hak eri demektir. Böyle bir hak dostu, bu pâye ile bulacağı her şeyi bulmuş ve başka arayışlardan da kurtulmuş demektir ki artık o, fâni ve zâil şeyleri kendi çerçeveleriyle hiç mi hiç düşünmez. "Mal-menal varsın başkalarının olsun, bana Allah yeter" der ve mâsivâya karşı "min vechin" hep kapalı yaşar. Zannediyorum Nâbî merhum da

Evliyâ mâle tenezzül mü eder?
Sıklet-i nâsa tahammül mü eder?

şeklindeki sözleriyle bu hususu hatırlatmak istemişti. Zaten bir veli, Hakk'a tahsis-i nazarda ısrarlı olması, Hakk'ın da sürekli ona ihsan ve iltifatta bulunması itibarıyla, artık onun ağyâra teveccühü asla söz konusu değildir.