Zikrin Derinliği

Bazen zikir, öylesine köpürüp insan benliğini sarar ki, zikirden de zâkirden de nâm u nişân kalmadığı böyle bir istiğrâk hâlinde, kimileri "La mevcude illallah" kimileri "la meşhude illallah" kimileri "La ilahe illallah" ve kimileri de , tabiî şuurlarının külliyeti ölçüsünde, "la" dan sonra bütün esmâ-i ilâhîyi birden mülâhaza ederek "illallah"a geçer ve böyle küllî bir şuur ve küllî bir mülâhaza ile "kelime-i tevhîd"e devam ederler.

Herhalde böyle bir kurbiyet, böyle bir maiyyet atmosferinde geçen saniyeler, -tabiî vâridâta açık münevver saniyeler- kapalı ve nursuz senelerden daha bereketli ve daha ebediyet buudludurlar. Bu mübârekiyete işâret için hadîs olarak rivâyet edilen bir kutlu sözde:Benim Allah ile öyle bir ânım vardır ki o esnâda Bana ne bir mukarreb melek ne de bir nebiyy-i mürsel ulaşamaz" [1] buyurulur.

[1] Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2/173.