Küfreden İnsanın Nazarında Hayat

Evet, yol olarak inançsızlığı seçmiş bir talihsizin nazarında, yaşamak iç içe hasret, hicran ve gurbet; ölüm de ürperten bir yokluktur. Her zaman, beklenmedik bir sürü hâdisenin sürpriz tehditleriyle karşılaşma durumundaki böyle bir bahtsızın, her adımda ayrı bir irkilme duyacağı ve sürekli ürperip duracağı açıktır. Aslında bütün bunlar, bir inançsızın küfürle kirlenmiş dünya hayatından sadece birkaç satır.! Onun adına öbür âlemi düşününce dillerimiz tutulur, başlarımız döner ve kendimizi bir dehşet murakabesi içinde buluruz: Evet böyle biri için öbür âlem, buram buram hicap ve pişmanlık terlerinin döküldüğü meçhul bir alan, haşyetle herkesin ürperdiği müthiş bir Arasat, solukları kesen bir sorgulama arenası, geçilmesi çetinlerden çetin bir köprü ve aşılması zorlardan zor öyle bir akabedir ki, bunlardan her birisi tek başına insanı çıldırtacak birer hâdise sayılabilir.

Evet, eğer bir insan kalbini küfürle kirletmiş, düşüncelerini hevesata bağlamış, insanî melekelerini de nefsinin yedeğine vermişse o, göklerin üveyki olmaya namzet iken, kolunu-kanadını kırmış, yerlerde sürüm sürüm bir sürüngen hâline gelmiş ciğeri kan içinde bir talihsizdir. Bütün hayatını cehenneme çevirmiş böyle birinin: "Hürüm, serâzâdım, kendi hayatımı yaşıyorum.." gibi tesellileri ise realite plânında hiçbir şey ifade etmeyeceği açıktır. Farkında olsun olmasın o, şeytanın azat kabul etmez kölesi hâline gelmiş ve nârı nur zannetmekte, yakını uzak sanmakta, kısayı uzun görmekte ve gelip geçici şeylerin ötesinde de hiçbir şeyi sezememektedir.