Mabette Tefekkür

Evet, mabede adımını atan her gönül sahibi, onun tedayi ettirdiklerini düşüne düşüne ve bu düşüncelerden sînesine akan varidâtı hissede ede, âdetâ uhrevîleşir ve benliğinin derinliklerinde, sürekli öteleri duymaya ve eşyânın perde arkasını mırıldanmaya başlar. Evet mabette, hemen herkes, kendi gönlünde olduğu kadar, diğer insanlardan ve çevresindeki eşyâdan -estağfirullah- her biri binlerce rüyâ ve hülyânın anahtarı, duygularımızla bütünleşmiş mabedin o ukbâ renkli aksesuarından en derin bir şiiri dinler, en bayıltıcı manâ tomurcuklarını koklar. Şiirin en güçlü unsurları sayılan ışıklar, sesler, burada insan ruhunu bütünüyle sarar ve ebediyen hatırdan silinmeyecek edâlara ulaşırlar. Hele, mübarek gün ve gecelere ait tat ve şivenin buğu buğu her yanı sardığı dakikalarda, mabed, akıl almaz bir füsûna ulaşır.. ve güya göğün renkleri, ruhânîlerin sesleri gelip gelip ruhlara doluyor gibi olur; olur da, bu semâvî büyü ile hayat ve kâinat daha esrarlı bir hâl alır. Bu sihirli dünyada seyahate azmedenlere mabed, en büyük mürşitler, en olgun ruh insanları gibi varlığın perde arkası sırlarını fısıldar ve onları sonsuzun serhatlerinde dolaştırır.