Tenasüh Düşüncesi ve İslamiyet

Gulat-ı Şia ve Hurûfîler istisna edilecek olursa, tenasüh yalanından en az müteessir olanlar Müslümanlardır; zira eğer tenasüh akidesi ebediyet arzusuyla yanıp tutuşan insanoğlunun bu arzusuna bir cevap ve yok olup gitme endişesine karşı da bir çare olarak, hikmet, adalet, ceza ve mükafat mülahazalarıyla ortaya atılmış bir felsefe ise -ki pek çok kimse bunun böyle olduğuna inanmaktadır- İslam, ebed için yaratılan ve ebede namzet olan insanoğluna, muvakkat bir ayrılığı müteakip, umumî bir "Ba'su ba'de'l-mevt"le ebediyet vadetmekte ve onun yok olmakla alakalı bütün endişelerini gidermektedir. Evet İslam, müntesiplerine, dünyanın binlerce sene mesudane hayatı, içinde bir saat ikamete mukabil gelmeyen bir cennet saadeti, hatta o cennet saadetinin de bin kat üstünde Cenab-ı Hakk'ın cemalini görme ve ebedi hoşnutluğuna erme gibi mutluluklar vadederek onların gözlerini ve gönüllerini doyurmuş ve başka hayalî arayışlara hiç mi hiç ihtiyaç bırakmamıştır.