Sır’ın Anlamı ve Esrar-ı Tecelliyat
Gizli şey demek mânâsına gelen sır; sofîye ıstılahında: Kalpte ilâhî vedîa olan bir latîfe-i rabbâniyedir. Bedende rûhun emanet ve vedîa olması mânâsında bir latîfe. İrâde, zihin, his "latîfe-i rabbâniye" dediğimiz vicdan mekanizmasının dört temel esası ve rûhun hâssası olduğu gibi, "sır" da kalbin böyle bir hâssası ve orta ölçekte bir buudu sayılır. Vicdanın temel esaslarının, kul-Rabb münasebetleri açısından meselâ; iradenin Allah'a kulluk, zihnin mârifetullah, hissin muhabbetullah ve kalbin rü'yet-i cemâlullah misillü birer hedef ve gayesi bulunduğu gibi sırrın da ilâhî esrara açık bir hususiyeti ve gayesi vardır.
Bütün varlığın, Cenâb-ı Vâcibu'l-Vücud'un kudret eliyle yaratılıp ortaya konması açısından, yaratılanların Yaratan'a nisbet edilmeleriyle alâkalı sırlara "esrâr-ı rubûbiyet", kalbte tecelli-i evvelin inkişâfıyla meydana gelen ve bütün ilâhî isimler arasında ehadiyet buudunu izhar eden, dolayısıyla da, her şeyde her şeyi müşâhede zevkinin zuhurundaki sırlara da "esrâr-ı tecelliyât" denir.
- tarihinde hazırlandı.