Hazreti Musa (as) ve İlahi Tecelli
Evet, Hz. Musa, peygamberlik emârelerinin peşi peşine zuhûr ettiği bir sırada, 'son nokta' deyip köpük köpük bir iştiyakla; "Rabbim göster (cemâlini) bakayım Sana" (A'râf, 143) diye inlemiş; hikmetle gürleyen lisan-ı kudret de: "Sen asla Beni göremezsin!" (A'râf, 143) mukabelesinde bulunmuştu. Yani, sen nasıl Beni görebilirsin ki, henüz 'Erinî' perdesinin verâsında ve ikilik kaydıyla mukayyed bulunuyorsun.. oysaki, sen, O'nun varlığının nurunun bir gölgesisin. Ne zaman, "Benimle beni görür" (el-Hakîm, et-Tirmizî, Nevadirü'l-Usûl 3/81) ufkuna yükselebilirsen; işte o zaman -"Gözler O'nu ihâta edemez" (En'âm, 103) hakikati mahfuz- beni görebilirsin. Evet bakmak istediğinde, varlık dağına yokluk bakışıyla bakmalısın ki, tecelli vaktinde varlık dağı olduğu gibi kalsın ve sen de göreceğini görebilesin. Heyhât ki, böyle bir şeye Hz. Ahmed-i Muhammed'den başkası mazhar olabilsin..! Derken iştiyaka cevap, taleb-i rü'yete red sadedinde Hz. Rab, Tur veya mahiyet-i Musa'ya tecelli etti; etti de Tur veya Hz. Musa, yahut ikisi birden sarsıldı ve yerle bir oldular. Ders-i irşad bitip de Hz. Musa, Rubûbiyet tecellisinin satvetiyle içine düştüğü mahiyet-i beşeriye baygınlığından uyanınca 'İlâhî! Seni lisan-ı kudsî ile takdis ve noksan sıfatlardan da tenzih ederim. Ben artık, bütün bütün 'fenâfillâh' ve 'bekâbillah' mülâhazasıyla Sana müteveccihim. Bizler Sen'i enâniyetimizin zulümâtiyle değil, ancak Sen'in Zât'ının nurlarıyla müşahede edebiliriz. Ve ben bunun böyle olduğuna ilk iman edenlerdenim.' Sözün özü: "Aşk, Tur'un canı mesabesinde oldu.. ve Tur âşıkâne mest olunca, Musa da bayılıp yere yıkıldı."
- tarihinde hazırlandı.