Mabetlerin Manevi Etkisi
Bu mâbedler dünyasında, doğudan batıya doğru gidildikçe, günün hemen her saatinde insan göklerin nura gark olduğunu, arzdan semaya "kelime-i tayyibe"lerin yükseldiğini, yerlerin semâvîleştiğini ve göklerin renk ve desen olarak bütün derinlikleriyle arza aksettiğini görüyor gibi olur ve râşelerle yerinde kalakalır. Evet, her an ayrı bir arz dairesinde,
"Gök nûra gark olur nice yüz bin minareden,
Şehbâl açınca rûh-u revân-ı Muhammedî;
Ervah cümleten görür "Allahu Ekber"i,
Aks eyleyince arşa lisân-ı Muhammedî." Yahya Kemâl
Hakikati tüllenir ve bütün gönüllere dalga dalga ibadet duygusu, şefaat hissi, rahmet esintisi yayılır. Mâbedler, kuruluş gayeleri çizgisinde heyetleri, şekilleri, kubbeleri, minareleri ve harîmindeki mü'minlerin aşk u heyecanları, temkin ve ciddiyetleriyle hep yukarılara işaret eder, ötelerin izdüşümü gibi görünür ve âdeta öteleri gösterirler. Pencerelerden dışarıya akseden aydınlıktan, gökyüzündeki yıldızlarla iç içe girmişçesine sürekli bizlere göz kırpan mahyalara kadar her şey, ukbânın menfezlerinden sızıp bizi saran bir büyü gibi kendine bağlar ve bize tasavvurlarımızı aşkın neler ve neler fısıldar. Biz, her zaman onların çehrelerinde ebediyet âleminin güzelliklerini, kalbî ve ruhî hayat ufkunun aydınlığını, şanlı geçmişimizin renk ve desenini görüyor gibi olur; oralardan yükselen ses ve sözler içinde Hakk'a çağıran kelimelerin büyüsünü duyar, uzak ve yakın geleceğimizle alâkalı beklentilerimiz adına yanıltmayan sinyaller alırız.
- tarihinde hazırlandı.