Vücud Hakkında Değişik Yorumlar

İşte böyle farklı farklı duyup hissedişlerin ifade, yorum ve seslendirilmeleri de farklı farklıdır. Bazılarının üsluplarında açık bir "panteizm" sezilir. Bazılarının beyanı "monizm"i yorumlar gibidir. Bazılarına vahdet-i vücûdcu diyebilirsiniz.. bazıları ise gayet net vahdet-i şuhûdçudur.

Şimdi isterseniz bu farklı konuları bir de mutasavvifîn ve mütekellimîn açısından ele alalım:

Taftezâni, vücûd hakkındaki telâkkileriyle tasavvufçuları iki kategoride mütalâa eder. Ona göre bunlardan bir kesim, vahdet-i vücûd mevzuunda oldukça mâkul bir çizgide yürür.. ve mevcûd gibi vücûdda da kesretin var olduğunu kabulle beraber, seyr-i ruhanîlerinde kendi kemalâtlarının arşına ulaşıp da kendilerini tevhid deryasında müstağrak; zâtlarını Zâtullah'da, sıfatlarını da Sıfâtullah'da eriyip gitmiş görünce, gayrı onların nazarında bütün mâsivâullah kaybolur gider; gider de Hazreti Vücûd'dan başka bir şey göremez olurlar. Bu hâle, "fenâ fi't-tevhid" dendiğine daha evvel temas edilmişti ki, Hazreti Seyyidü'l-Muvahhidîn, bir kudsî hadîsle bu noktaya şöyle işaret buyururlar: "Kul, nâfile ibadetlerle Bana yaklaşır, yaklaşır da Ben de onu severim; sevince de onun işiten sem'i, gören basarı olurum."(1) Bu mertebeye yükselen bir müntehî, bazen müşahede ettiği resimleri, bazen de vicdanında duyduğu ahvâli ifade edecek tabir bulamadığından, maksadı aşan beyanlarda bulunabilir; hatta hulûl ve ittihada çekilebilecek sözler bile söyleyebilir.

İkincilere gelince, onlar açıktan açığa nazarî bir vahdet-i vücûda kâildirler.. ve bir mânâda her şeyi O'ndan ibaret kabul etmektedirler ki; bu telâkkiye göre, görüp duyduğumuz âlemde, vücûd-u Bârîden başka hakikî hiçbir vücûd yoktur; kesret dediğimiz şeyler ise sırf bir hayal ve seraptan ibarettir.