İnsan-ı Kâmil Olmada istidat ve Kabiliyet
Evet, bu büyüklerden her biri, birkaç ism-i şerifin ya da sıfat-ı Sübhaniye'nin mazhar u meclâsı ise de, her isimden nasibi aynı ölçüde değildir. "Herkesin kabiliyetine vâbestedir âsâr-ı feyzi" fehvâsınca, semâ-i risalet ve velâyetin ayları, güneşleri sayılan bu insanlar, ne ölçüde büyük olurlarsa olsunlar, yine de kendi istidât ve kabiliyetleriyle mukayyettirler. Bunlar, kendi arş-ı kemâlâtları itibarıyla müntehî, Hazreti Ekmel-i Kümmelîn (Kâmiller Kâmili)'e nispetle mütevassıt ve mübtedîdirler; vazife ve misyon açısından değil, mir'âtiyet ve meclâiyet açısından mübtedîdirler. Ârifler, iman-ı billâh, mârifetullah, muhabbetullah ve zevk-i rûhânîde derece derece birbirlerinden farklı oldukları gibi, esmâ-i ilâhiyenin mütefavit derecedeki tecellilerine mazhariyet açısından da insan-ı kâmil mertebeleri hep farklı farklı olagelmiştir. Evliyâ, asfiyâ, ebrâr, mukarrebînin, dinin yoruma açık yanlarıyla alâkalı, yani fürûâtta ortaya koydukları teviller, tefsirler de, o kâmil insanlara dair böyle bir farklılığın tezahürüdür.
- tarihinde hazırlandı.