Dejenere Olmuş Toplumun İnsanları
İnançsızlığın, ahlâksızlığın, vatansızlığın ve milliyetsizliğin birer sârî illet gibi dünyayı sardığı, iftirâk, bağnazlık ve Hakka hürmetsizliğin ruhları esir ettiği bir dönemde, sizin aydınlık dünyalarınızı hatırlamamak mümkün mü? Hele bir zamanlar, aynı hastalıklarla yurtlarından, yuvalarından edilen ve bugün boyunlarında tasmalar, ayaklarında zincirler, kulaklarında zâlimlerin hayhuyu ve tepelerinde müstebitlerin yumrukları sağa-sola itilip kakılan vatansız ve bayraksız yığınları düşündükçe hasretle yanmamak, ürpermemek kâbil mi?
Evet, bir baştan bir başa dünyamızın dört bir yanında hârap iller, yıkılmış hânumanlar, mezar taşlarına rahmet okutturan cansız cesetler, hasımlarının akla hayale gelmedik hokkabazlığı karşısında apışıp kalmış irfansız ruhlar, simsiyah bir atmosfer içerisinde yaşayan derbeder, perişan ve câhil kitleler, o tertemiz ikliminizden gelecek ışık ve diriltici soluklara su kadar, hava kadar muhtaçtırlar. Ve ancak bu sayede dirilip kendilerini bulacaklardır. Evet, bu sâyede mutlaka bir gün uyanıp kendilerine geleceklerine, silkinip ufuklarını saran kanlı kâbuslardan sıyrılacaklarına inanç ve ümidimiz tamdır. Ve hele, şafakların şafakları kovaladığı, millet içinde millete hizmet düşüncesinin yeniden canlandığı, menfaat düşüncesi, makam sevgisi ve şöhret hissi gibi insanı alçaltan kötü duygu ve tutkuların yerlerini, hasbîlik ve diğergâmlık gibi yüksek hislerin almaya başladığı, zevk düşkünlüğü ve istikbal endişesiyle sarsık ruhlara bedel, hemen her yerde yiğitlik ve civanmertlik soluklayan kimselerin hissedildiği şu günlerde, daha da inançlı ve ümitliyiz. Hatta bu çaplı ve çalımlı hamlelerin, geleceğin içtimâî coğrafyasında meydana getireceği silinmez izleri bugünden seziyor ve görüyor gibiyiz.
- tarihinde hazırlandı.