Konuşmanın Mahsuru

Aslında çok konuşma ve hele mâlâyâniyâttan ise, hep mezmum görülmüş ve öteden beri insanları felâkete sürüklemiş günahların (mühlikât) en tehlikelilerinden biri kabul edilegelmiştir; gelmiştir de, seyr-i sülûk-i rûhânîde hak yolcuları, bir dil âfeti olarak buna karşı sürekli uyarılmışlardır. Hak erleri arasında çok yeme, çok uyuma, çok konuşma, "kesret-i taâm", "kesret-i menâm", "kesret-i kelâm" sözcükleri ile, sâlikin boynunda birer tasma, ayaklarında pranga ve kollarında kelepçe olduğu sürekli hatırlatılmış ve hatarları üzerinde ısrarla durulmuştur. Eski ifadesi ile "sebeb-i kesret-i hatîât ve zellât" olduğu sık sık ihtar edilmiştir. Hazreti Ömer Efendimiz'e isnad edilen "Çok konuşanın hata ve sürçmeleri çok olur -buna sakatâtı çok olur da diyebiliriz-" şeklindeki söz de, bu mülâhazayı teyid eder mahiyettedir.