İnançlı Bir Toplumda Huzur

Doğrusu, fertleri bu ölçüde doygunluğa ulaşmış, birbirini seven-sayan ve birbirine gönülden bağlı bulunan böyle bir toplum, huzura namzet bir toplumdur. Huzura namzettir zira, artık onun fertleri arasında insanları huzursuzluğa ve ayrılıklara sürükleyecek faktörler silinip gitmiştir. Zaten onların arasında asalet, soy-sop, bölge, muhit farklılıkları ve imtiyazları gibi hususlar katiyen söz konusu değildir. Herkesi ve her şeyi mutlak bir menşein vesayetinde gören, kabul eden bu insanlar tam mânâsı ile birer kardeştirler. Kur'ân, "Mü'minler, başka değil, birbirlerinin kardeşidirler" derken, işte bu derin gerçeği hatırlatır. Aynı zamanda bu, sûrî bir kardeşlik de değildir; Nebî ifadesiyle, birbirlerine karşı sevgide, merhamette, gönülden davranmada bir vücudun uzuvları ölçüsünde kavî bir irtibat içindedirler ve her zaman birbirlerinin acılarını ruhlarında duyar, müteellim olur, sevinçlerini de paylaşır ve onlarla aynı mutluluğu beraber yaşarlar.

Evet onlar, birbirlerinin gözü-kulağı, dili-dudağı, eli-ayağı gibidirler. Bu toplumda her fert, hayatını diğerini yaşatmaya bağlamış, onun mutluluğu adına oturup kalkmaktadır. Dolayısıyla da, onların arasında yalnızlığa düşme ve perişan olma katiyen söz konusu değildir. Birinin canı yansa hepsinin ciğeri "cız" eder. Birinin sevinç şölenine herkes neş'eyle katılır. Yine, bu toplum içinde anneler-babalar, azizler gibi ihtiram görür; çocuklarsa, saksılardaki çiçekler gibi ihtimamla büyütülür. Eşler, ötedeki ebedî beraberlik mülâhazasıyla, en ileri yaşlarda bile birbirlerine karşı hep ilk günün neşvesiyle davranırlar. Ve hayatlarını hissî münasebetlerin çok çok ötesinde, kalbî ve mantıkî bir çizgide devam ettirmeye çalışırlar. Bunlar, gözlerinin içine yabancı bir hayal girmeyecek kadar da birbirlerine karşı vefâlıdırlar. Aile içindeki bu âhenk geniş bir aile sayılan millet için de aynen geçerlidir; böyle ailelerden müteşekkil bir millette herkes birbirini sever-sayar, birbirine şefkatle bakar.. herkes için iyilik düşünür ve elinden geldiğince kötülükleri savmaya koşar. Kimseye sûizanda bulunmaz, kimseyi zan altında tutmaz.. kimsenin ırzıyla, namusuyla, şerefiyle uğraşmaz.. tahminlere, ihtimallere binaen insanları takibe almaz, tutuklamaz.. ve fertleri birbirlerine karşı casus olarak kullanmaz.. ve o toplumun bir kesimi, varlığını diğer kesimi yıkmaya bağlamaz.. hele hiç kimse, bir kısım aşağı insanların işi olan komploya, yalana, tezvire, iftiraya katiyen başvurmaz. Çünkü, bu huzur toplumunda her fert, insanî değerleri korumaya ant içmişçesine, bütün olumsuzluklara karşı savaş vaziyetindedir.. ve bu toplum, bir vicdan ve huzur.