İnsanın Huzur Arayışı

İnsanoğlu, yeryüzüne ayak bastığı günden beri hep huzur rüyaları görmüş, huzur sayıklamış, huzur arkasından koşmuş ve huzur uğrunda ne kavgalar, ne kavgalar vermiştir.? Bazen onu, çok çalışıp çok kazanmada ve maddî refahta; bazen gönlünce yaşamakta ve sınırsız hürriyette; bazen geniş teknolojik imkânlara sahip olmada ve konforda; bazen de yeme-içme ve cinsî arzularını tatminde görmüş ve hayatını bunları elde etmeye ve bunlara sahip olmaya bağlamış.. böyle sisli, dumanlı yolda yer yer ümitlenmiş, zaman zaman da hayal kırıklığı yaşamış ve yeisle kıvranıp durmuş, ama hiçbir zaman o mahbûb-u muntazara ulaşamamıştır; ulaşamazdı da, zira onun, arkasından koşup durduğu huzur, imanlı faziletin bir meyvesiydi ve ancak mükemmel bir imanla elde edilebilirdi. Bu, aynı zamanda peygamberlerin çağrısının da esasıydı.