Toplumda Kargaşa İsteyenlerin Özellikleri

Doğrusu, bu şirâzesizlikle ne dünyanın düşünce haritasını değiştirmek ne kendi toplumumuzun idbârını ikbâle çevirmek ne de insanımıza yeni ufuklar açabilmek mümkün olacaktır. Bence, bu hafakanlı çevrelerin, her biri birer hezeyan ve ihtilaç sayılan düşüncelerinden doğsa doğsa ancak kargaşa doğar. Ama katiyen yenilik doğamaz. Aslında bugüne kadar olanlar, bundan sonra olacakların aldatmaz emâresi ise, böyle bir konuda, daha fazla bir şey söylemek de abes olsa gerek...

Orijinal bir konuyu tahlil ettiğimiz iddiasında değiliz; bu mevzû şimdiye kadar değişik mahfillerde defaatle ele alındı.. bilmem kaç kere teşhis ve tesbit imbiğinden geçirildi.. nice zengin karîha ve güçlü kalemlere iştigal mevzuu oldu.. hattâ ne kapsamlı anketlerle üzerinde duruldu.. ve farklı platformlarda farklı değerlendirmelere tâbi tutuldu; ne var ki bu teşebbüslerden hiçbiri beklendiği ölçüde yararlı olmadı.. olmadı ve hâlâ pek çok kimse düşünce ve zeka kıymetini bu üslûp bozukluğu uğrunda harcamakta; bilgi, kültür, cesaret ve mantığını hislerinin yedeğinde götürmekte ve âdeta hep insanî değerlerle savaşarak ömrünü tüketmekte. Zaten bu fikren yetersiz, kalbî hayatları itibarıyla bomboş, muhakemeleri açısından fevkalâde tutarsız, hikmet ve ilim fakiri kimseler, biraz da hilekâr, hasis, şöhretperest, makam-mansıp-menfaat düşkünü iseler, bunların başka bir çizgi takip etmeleri de mümkün değildir.. başka bir çizgi takip etmeleri şöyle dursun böyleleri, gözlerini diktikleri noktaya ve kilitlendikleri hedefe ulaşabilmek için kanmak bilmeyen bir susuzluk ve doymak bilmeyen bir oburlukla, sürekli bu cismanî açlık ve susuzluğu giderme peşinde koşacak; ara sıra elde ettikleriyle sevinseler de, çok defa fevt ettikleri fırsatlardan ötürü kıvrım kıvrım kıvranacak, her biri insanoğluna bahşedilmiş eşsiz birer mevhibe sayılan ruhlarındaki yüksek hislerini söndüre söndüre nefsanîlik vadilerinde hep sürüklenip duracaklardır.