İnsanca Yaşamak İçin Ağlayalım

Evet biz, bize bahşedilen yerimizi koruyamadık, durduğumuz yerde kararlı, şuurlu ve ihlâs derinlikli duramadık. El elden çözüldü, yar elden gitti, gülleri hazan vurdu, bülbüller âha düştü. Çeşmeler kesildi çaylar kurudu, âdeta her yanda dikenler salınıyor ve her tarafta saksağan sesi. Gönüllerimizin diliyle bir şeyler söylemeli, hasret ve heyecanlarımız üzerine gözyaşı iksirleri saçarak bu kurumuşluğa bir son vermeliyiz.

Yaradan bize vücud, hayat, his, şuur, idrak.. gibi nimetler lütfederek, bizi donanımımıza göre yaşama ufkuna yönlendirdi. Bizse her şeyi hevâ ve hevesimize kurban ederek, konduğumuz yerin çok gerisine, gerilerin de gerisine çekilerek insanca yaşamayı kirlettik ve kirlendik. Hiç olmazsa, bundan sonra olsun ömrümüzü kalbimizin çizgisinde yaşamamız gerekmez miydi..!

Gelin, bugüne kadar gülüp eğlenmelerimize karşılık biraz da feryad ü figân türküleri söyleyelim.. nefsânî yaşamaya veda edip biraz olsun dertlenerek hayatın başka renklerini de duymaya çalışalım. Dert söyleyip dert dinleyelim ve dertlileri dinleyene yakın durma yollarını araştıralım.