Tarihi Tekerrürler ve Sebep Sonuç İlişkisi
Evet hangi nam ve hangi ünvanla olursa olsun, şer, yine şer doğurur; zulüm, zulümler fasit dairesine inkılâp eder. Dünden bugüne fitne ekenler hep şer biçmiş, hayır fideleri dikenler de hayır ve bereket dermişlerdir. Zaman zaman iyi-kötü teşebbüslerin neticeleri muvakkaten imhâle uğramış ise de, mevsimi gelince mutlaka zuhur etmiş ve zalimleri hasretle inletmiş, mazlumlar için de kurtuluş ve mutluluk vesilesi olmuştur. Sebeple netice arasında bazen yıllar, hatta asırlar geçebilir; ama bir de "vakt-i merhûn"u gelince kendini öyle bir hissettirir ki, netice mâsum için aynı cennet, âsî ve zalimler için de aynı cehennem olur.
Bütün bunları, bir mânâda tarihin ruhundaki muayyeniyetiyle (sebep-sonuç münasebeti), daha doğrusu "şeriat-ı fıtriye"deki adalet ruhuyla yorumlamak mümkün olduğu gibi, "tarihî tekerrürler devr-i dâimi"nin önemli bir sebebi de kabul edebiliriz. Gerçi, tarihî hâdiselerin arkasında pek çok sebep söz konusudur ama; yine de Kudreti Sonsuz, sebepleri icraatına bir perde yapmıştır ve bizim dünyamızı da onlarla kuşatmıştır. Bu, O'nun, insana bahşettiği tıpkı irade sıfatı gibi sırlı bir lütfu; bizim de, mükellefiyetlerimizi yerine getirmemiz adına malzememiz ve lüzumlu aksesuarımızdır.
Bu açıdan denebilir ki, bazen çok küçük bir hareket bile yıllar ve yıllar sonra çok önemli bir oluşumun başlangıcı olabileceği gibi, yanlış bir kanaat, hatalı bir davranış da çağları sarsacak pek çok olumsuzluğu netice verebilir.
Bu itibarla da, şimdilerde bir kısım bahtiyar nesillerin, hayır düşünceleri üzerine örgütledikleri mini mini nakışlardan, mutlu yarınların rengârenk ve bütün insanlığın alâka duyacağı mübarek dokuların meydana geleceğini bekleyebiliriz.
- tarihinde hazırlandı.