Kültürel Birikimde Felsefe ve Fıkıh Kaynakları
Felsefe, değişik dönemler itibarıyla, yine o dönemlerin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere sürekli gelişen bir mantığın ürünüdür. Bizim medeniyetimizde de Fıkıh Metodolojisi, hukûkî sistemlerimiz için tarih boyu aynı vazifeyi görmüştür. Fıkıh ve hukuk, toplumları kurallarla yönetme misyonunu eda ederler. Usûl-ü Fıkıh ise, fıkıh ve hukuk sistemlerine rehberlik yapar. Böyle bir rehberlikte kullanılacak metotların türünü de, konunun durumuna göre "akl-ı selim" belirler. Böyle bir usûl ve metodun, hukûkî konuların iyi anlaşılması üzerinde ne büyük bir tesir icrâ edeceği açıktır. Aslında Fıkıh ve Usûl-ü Fıkıh için söylenen sözler, aynı ile Kur'ân ve Sünnet'e bağlı diğer ilimler için de söz konusudur. Gerçi, daha önceki kitaplar üzerinde de değişik çalışmalar yapılmış ve onlara bağlı bazı sistemler geliştirilmiştir ama, Kur'ân ve Sünnet üzerinde yoğunlaşan mesâî ve ortaya konan yorumlar, her zaman takdirle yâd edilecek ölçüde bir hâdisedir. Evet Kur'ân, ister bizzat Allah Rasûlü tarafından ortaya konan yorumlarıyla; isterse dilin kuralları, Arapça'nın kendine has üslûbu ve nüzul sebepleri göz önünde bulundurularak yapılan tefsir ve tevilleriyle olsun, düşünce hayatımızda öyle bir zenginlik kaynağı olagelmiştir ki, çok sathî bir nazarla bile bakanlar, bunun ne büyük bir servet olduğunu hemen anlayabilirler. Hadîs için de aynı şeyleri söylemek her zaman mümkündür. Ne var ki, bütün bunlara vefalı ve yetenekli dimağların sahip çıkıp, anlatmaları gerekmektedir. Yoksa, düşmanların korkunç husûmeti ve dostların da vefasızlık ya da suskunluğuyla hep bulandırılmak istenen veya tamamen yok farz edilen bu feyyaz kaynaklara rağmen, milletçe daha uzun süre varlık içinde yokluk yaşamamız kaçınılmazdır.
Bu önemli kaynakların referans çerçevesi içinde, İslâm akîdesinin aklî-naklî delillerle ispatı ve dinimiz etrafındaki şüphe ve tereddütlerin giderilmesi, teşbih, tecsim (Allah'ın herhangi bir varlığa benzetilmesi ve O'nun bir cisim farz edilmesi) gibi felsefî çarpık mülâhazaların cevaplandırılması, İlâhî sıfatların mevcûdiyeti ve bunların çerçevelerinin belirlenmesi, "eslah" konusu, "hüsün- kubuh" mevzûları etrafında kaleme alınmış Sünnî kelâm konularını; maslahat, istihsal, örf, âdet ve teâmül gibi hususları da, kültür mirasımızın tâlî kaynakları arasında zikredebiliriz.
- tarihinde hazırlandı.