Örf, Âdet ve Teâmül

Örf; kanun olmadığı halde, insanlar tarafından hüsnükabul gören ve umûmun alâkasına mazhar olan, akla, tab-ı selîme ve dine de aykırı bulunmayan âdet, hâl ve davranıştır. Hanefî fukahâsı daha farklı bir yaklaşımla ona; "aklen, şer'an güzel bulunan ve salim düşüncede de münker sayılmayan hususların bütünüdür" derler.

Âdet ve teâmülle örf arasında ciddî farklar vardır; her şeyden evvel örf veya mâruf güzel görülen bütün âdetlere ıtlak edilmesine karşılık, âdet ve teâmüller bazen nahoş da olabilirler. Bundan dolayı da "iyi âdet, kötü âdet" veya "güzel teâmül, fena teâmül" sözleriyle, âdet ve teâmüllerde bir ayırım gözetmemize mukâbil, örfte böyle bir farklılığa gitmeyiz. Ayrıca örf, hem söz, hem de amelle ifade edilmesine karşılık; âdet ve teâmüller sadece fiil ve davranışlara bağlı kalırlar. Bundan başka, âdet ve teâmüllerin "âtıl akıl"a ait bir yanları vardır ki, bu yanları itibarıyla onlar, tamamen eskiyi kabul ve taklide dayanırlar. Kur'ân, pek çok yerde böyle bir anlayışı tenkit sadedinde, "Biz atalarımızı bir din ve bir millete bağlı bulduk ve onların izlerine uyduk (onları izlemeye koyulduk) derler" diyerek, böyle bir taklit ve şablonculuğu açıktan açığa ayıplar. Örf ise, Kur'ân-ı Kerim'de her zaman mâruf unvanıyla emredilegelen, hiç olmazsa tavsiye edilen hususlardandır.