Ak ve Kara

Apaydınlık bir dönem, kol kol gezen güneşler,
Semâda yüzüp giden kehkeşânlara inâd.

Her bucağı İrem Bağları’na denk o günler,
Gök kuşağı gibi zafer tâklarıyla âbâd...

Sonra bir kâbuslu devir ve aranan dünler
Çoklar firavunlaştı firavundan da berbâd.

Harâb oldu her taraf, soldu çiçekler, güller,
Bülbülün dilinde dinmeyen yeisli feryâd.

Gökler gamlı, bulutlar küskün, kurudu göller,
Virânelere döndü her yan, simsiyah eb’âd.

Yine rüyâlarda kor, tütüyor eski günler
Mışıl mışıl döl yatağında milletçe murâd...