Sisli Ufuklar

Her yanda ürperten bir sükût, vicdanlar buruk,
Bu kasvetli iklimde yaşamak zorlardan zor..
Gelenler yeis içinde, gidenler bîhuzûr;
Buhranlar sıra sıra, iradelerde fer yok.

Gezdiğin yerlerde rûhunu zulmet sarıyor,
Herkes bir kapalı sınırı zorluyor gibi;
İç içe bunalımlar ki, görünmüyor dibi,
Toplum hiçlik vadilerinde hiçi arıyor...

Her dönemeçte kıpkızıl bir şeytan tuzağı,
Rûhun yürüdüğü yollar kurumuş bir ırmak..
Ve savruluyor hazanla eşya yaprak yaprak,
En emin yerlerde tül pembe bir iblis ağı.

Rüyâlardaki gibi haykırsan sesin çıkmaz,
Yaşanan hayat bitevî yokluğa emanet.
Baharı kıyamet, yazı ayrı bir felâket,
Bu açmazlar içinde kimse kimseye bakmaz.

“Yaşam” ye’sin gözbebeğinde, duygular harap,
Her yıldız yalancı bir ziyâ, simsiyah varlık,
Yok rûh için nefes alacağı bir aralık;
Ölüm korkulu rüyâ, hayat öldüren azap...

Varılan her yer âdetâ kapkaranlık zindan,
Dolaşılan sokaklar yarasaların yolu;
Yollar bir uçtan bir uca yolsuzlarla dolu,
Bilmem uyanırlar mı bu kâbuslu uykudan.?

***

Uyandırdı uyaran O’na rûhumuz fedâ.!
Gösteriyor görenlere O’nu bütün varlık,
Belirdi öteden pırıl pırıl bir aralık;
Artık fâniye de fâniliğe de elvedâ..!

Sızıntı, Kasım 1997, Cilt 19, Sayı 226