Son Ufuk

Sevmek ve sevilmekten gâye Allah’mış meğer,
İç içe aşk ve hicran..

Seven gönül tıpkı buhurdanlık gibi tüter,
Aşk ateşiyle her ân.

Uzat elini Ey Dost rûhum sevgine muhtaç!
Sen’sin derdime derman!

Hasretle yananlara vuslat yollarını aç!
Kalksın perde aradan!

Tüllensin her an gönlümde ayrı bir nevbahâr,
Canım yoluna kurban!

Her yerde bir ağın var, rûhum ona şikâr;
Olsun katlime ferman!

Gerçi cürmüm çok ama, gönlüm de tutkun Sana;
Ben bir muhtâc-ı ihsan..

İnayetinle al kalbimi kendinden yana!
Ey her şeyi Yaratan!

Nefsim mavi, mor, pembe renklerle geceliyor,
Her hâlim Sana ayân..

Buruk vicdanım her zaman Sen’i heceliyor,
Yoktur ilmine pinhân...

Görsem şayet göreceğimi aklım dağılır,
Işığın mâh-ı tâbân...

Hülyâlarım rengini sırlı ufkundan alır,
Çağlar rûhumda ziyân.

Hep kara yalnızlık soluklar Sen’siz sîneler,
Hicranla yanar vicdan...

Nûrunun lem’asına cihan verilse değer,
Işığın bize bürhan...

Sen’inle güneş gibi parlar hayatın sonu,
Damlalar olur umman...

Duyarlar ufuk ötesi yaşayanlar bunu,
Bu ne yüce bir irfan!

Sızıntı, Ocak 1996, Cilt 17, Sayı 204