Doğ Gönlümün İçine

Sevdirdi Sen’i bana her şeyden artık felek,
Varsın kebap olsun sînem tâ subh-i haşre dek;
Meftûn-u hüsnün gibi, belki de bilmeyerek,
Yüzüm izinde, dolaşıyorum inleyerek...

Açıp sîneme bak, ateşi emelindendir,
Gözlerimden akan yaş, gönlümün rengindendir;
Derdim hadden efzûn olsa da, derman Sen’dendir;
Ne olur tut elimden, “Bu da benden.” diyerek..!

Yıllar var ki yoldayım, hiç rahatım kalmadı,
Düşe-kalka gayri seyre tâkatim kalmadı;
Perişan hâlim, ümid-i vuslatım kalmadı,
İltifat et ki, bana sırf iltifatın gerek..

Doğ gönlümün içine, onu ney gibi inlet.!
Duyduklarının esrârını bana da dinlet.!
Yârâna güller sunarken Kıtmîr’i de yâd et.!
Ak ufkuna uymayan her hâlini bilerek...

Sızıntı, Nisan 1998, Cilt 20, Sayı 231