Hicran ve Ümit

Yine hicran dolu günleri andım,
Yıllar gözyaşına karışıp gitmiş.
Ürperdim ve yerimde kalakaldım,
Dostlar düşmanlarla barışıp gitmiş.

Yüzerken millet derin uykularda,
Kaybolup gitti değerler ard arda...

Kan-ter var mâzinin şakaklarında,
Demir bukağılar ayaklarında;
Acı bir tebessüm dudaklarında;
Ne kızıl bir rûhla çarpışıp gitmiş...

Ufukta hâlâ yer yer karanlıklar,
Ama geceden sonra gündüzler var...

Hazan esmiş, bütün bağlar bozulmuş,
Sararmış yapraklar, çiçekler solmuş,
Yiğit ölmüş, küheylânı yorulmuş,
Koca bir ifritle savaşıp gitmiş.

Dönüp gelse de o çok uzaklarda,
Gözlerim hep hülyâlı şafaklarda...

Bir zamanlar parıldayan o tâçlar,
Tâcdârlara sîne açan yamaçlar;
Altın yamaçlarda zümrüt ağaçlar,
Hicran kervanına ulaşıp gitmiş.

Kıvılcım var, o ürperten sönüşten,
Kıvılcımda mesajlar var dönüşten...

Sızıntı, Kasım 1989, Cilt 11, Sayı 130