Ayan-ı sabite ve Efendimiz (s.a.s.)

Bir mübtedinin, aklından dolayı Mu’tezile’ye kayması nasıl tabiî ise, bir müntehinin de eşyanın hakikî yüzüne vâkıf olmasından dolayı cebr-i mutavassıt olması aynı ölçüde tabiî ve fıtrîdir. Ama cebr-i mutavassıt veya Mu’telize’yi değil, İmam Mâturidî’nin orta yolunu esas almak gerekir.

Evet, Allah kader planında geleceği belirlerken, o muhit ilmiyle her şeyi sizin beden ve ruh kalıbınıza göre biçip diker. Sizin iradenizle birlikte meşiet-i ilâhiye böylece taallûk eder. Ayan-ı sabiteye hiçbir kimsenin ufku ulaşamaz. Oraya, yani o ilm-i ilâhîyi müşahedeye, ancak Efendimiz aleyhi’s-salâtu ve’s-selâm ulaşabilir.

Kırık Testi