Allen Maller, Fethullah Gülen Hocaefendi'yi anlatıyor

Hizmet bir iyi güçler ordusu

Allen MallerYahudi bir din adamıyım, daha da spesifik olmak gerekirse, reformist bir Yahudi din adamıyım.

Günümüzde, herkesin birbiri ile etkileştiği bir dünyada yaşıyoruz. Kanaatimce Hizmet, dünyaya karşı sorumluluğunun bilincinde olma ve bütün peygamberlere ve ‘ehl-i kitap’a saygı duymamız gerektiğini öğütleyen Kur’an’ın getirdiği çoğulculuk anlayışına sahip çıkma gibi İslamiyet’e ait en güzel özellikleri güzel bir şekilde temsil ediyor.   

Üniversite yıllarından beri, zaman zaman, İslam dini üzerine çalışmalarım oldu.

Son birkaç yıldır da, burada Hizmet Hareketi üyesi imam arkadaşlarımla birlikte çalıştım. Sanırım onlar da Hizmet okullarında yetişmiş.

Dünyada fazlasıyla gördüğümüz o dar-görüşlü bağnazlığın esiri olmayan ve diğer dinlere de saygı duyan insanlarla birlikte çalışabilmek gerçekten harika bir şey.  

Hizmet ise, yalnızca bu ülkede değil, bütün bir dünyada—Amerika, Kanada, Avrupa ve Asya’da—yaşayan insanlara, bu anlatılanların gerçek İslamiyet olmadığını gösteren bir örnek oldu.

Gerçek İslamiyet çoğulculuktan yana olan bir dindir ve İslam hâkimiyeti altında yaşayan Yahudilerin Hıristiyan hâkimiyeti altında yaşayanlardan çok daha güzel bir yaşam sürdüklerini bütün Yahudiler bilir.

Hizmet’i, bir iyi güçler ordusu olarak görüyorum. Dargörüşlü kuvvetlerin varlığı kaçınılmazdır. Ancak iyi güçlerin varlığı kötüleri kontrol altında tutması ve kötü kamu siyaseti sonucunda, Allah’ın adının kirlenmesine engel olması bakımından çok büyük önem arz eder.  

Bu şekilde, gerçek İslamiyet’in tanıtılmasına katkıda bulunan Hizmet Hareketi gibi oluşumların gelecekte dünyada barışın sağlanmasına katkıda bulunduğunu düşünüyorum. Barış derken, yalnızca savaş ya da çatışmanın olmamasını kast etmiyorum, çok daha ötesini kast ediyorum. Mesela, Selâm sözündeki gibi, İbranicedeki Şalom sözündeki gibi... Barış, huzur, bir bütünlük halidir. Bir ahenktir.

Sayın Gülen’in yazılarında okuduğum bir parça geliyor aklıma.

Yazısında, bir orkestradan bahsediyor, herkesin farklı bir enstrüman ve farklı bir parça çaldığı bir orkestra. Yani, herkes aynı müziği çalmıyor. Herkes kendi enstrümanına göre bir şeyler çalıyor.

Ama bir koro şefi var ve yalnız bir bestekâr var. Yani, hepimizin, bize kitabımızı getiren bir peygamberi var. Ve tabii ki, o bir bestekârın da aynı VÂHİD olduğunu biliyoruz. Eğer farklı enstrümanları çalan kişiler yoksa elinde bir senfoni de yok. Elinde yalnızca keman çalan 84 kişi olsa, farklı hiç bir enstrüman olmasa, ona bir senfoni diyemezsin ki. Ve bir senfoniyi zengin kılan şey de budur ve bu yüzden insanlar senfoni kurmak istediklerinde, farklı enstrümanlar çalan 30-40 insana ihtiyaç duyarlar ve 5-6 kişiyle yetinmez, çünkü ancak böyle farklı şeyler yapabilirler.

Bestekâr, farklı enstrümanlarla çalışan bir orkestraya göre beste yapar. Eğer bu düşünceyi anlayabiliyorsak, işte o zaman, insanlar arasında var olan birçok gerginlik, şüphe ve düşmanlıkların da ortadan kalkabileceğini düşünüyorum çünkü insanları bire bir tanımaya başladığın zaman, onların, kalıplaşmış tanımlar ve propagandalar sonucu atfedilen özelliklerden uzak ve aslında çok daha iyi insanlar olduğunu öğreniyorsun.

Allen Maller kimdir?
Allen Maller emekli bir Musevi din adamıdır. Kaliforniya Üniversitesi-Los Angeles mezunudur. 1967'den 2006'ya kadar yenilikçi Yahudiler tarafından kurulan Akiba Tapınağı'nın ruhani liderliğini yaptı. Güney Kaliforniya Yenilikçi Yahudi Din Adamları Derneği başkanlığını yaptı. Maller'ın 100'ü aşkın makalesi tanınmış dergide yayınlanmıştır.