Bazı Şahısların Bekârlığı Tercihi ve Eşya İle Münasebeti

Bugün, bazı insanları, kendilerindeki bir zaafla varamazlarsa, aileleri veya çocuklarıyla vuruyorlar. Bu noktada, bazı önemli şahısların bekâr kalması, güvenilirlik adına da çok mühim değil mi? Evet, mühim. Benim için olmadık yalanlar yazdılar. 4 evli olduğumu iddia ettiler. Bereket ki, İslâm'ın çizdiği sınırların içinde kaldılar, yoksa 5 de diyebilirlerdi. Edremit'ten Gemlik'e kadar zeytinlerim olduğunu ileri sürdüler. Hattâ, Denizli hapsinde Bediüzzaman'la görüştürdüler. O zamanlar ben 5 yaşındayım. Hani, maneviyata inansalar, perisprisi gitmiş görüşmüş deseler, iddianın nazara alınacak bir yanı olabilir. Onu da kabûl etmiyorlar. Böylesi yalan ve iftiralar, onların bütün güvenilirliklerini yıkıyor. Bunu öğrenen yabancılar da, katıla katıla gülmekten kendilerini alamıyorlar.

Bazı insanların eşya ile husûsî münasebeti vardır. O insan, her şeyde, her hadisede, bir yaprakta, çiçekte Allah'ı görür; O'nun İsimleri'nin tecellisini görür ve o şeye de o nazarla bakar. Bu türden bir zâtın eşya ile münasebeti çok farklı ve çok derindir. Meselâ, mübarek bir tavuğum vardı" der. Kedinin mübarekliğinden bahseder. İşte bu zat, günde bir yumurta yiyor. O yumurtayı, onu veren tavuğu bir nimet olarak görüyor ve onlardan nimet verme fiiline, oradan Nimeti Veren'e intikal ediyor. Bu sebeple de, yediği yumurtanın kabuklarını atmıyor; kabuklar bir çuvalda birikiyor, sonra da ihtimal toprağa gömecektir. Başka türlü davranmış olsaydı, ben işte ona hayret ederdim. Neyse, kaldığı yere yapılan baskında bu çuval çıkınca, gazeteler yazıyor: "Çok az yemek yediği iddia ediliyordu; halbuki, kaldığı yerde bir çuval yumurta kabuğu çıktı." Bakış farklı..."