Fethullah Gülen İle Bazı Özel Eğitim Kurumları Arasındaki İlişkinin Niteliği Nedir?
Okullarla İlgili İddialar
Ülkemizin eğitim alanında yaşadığı ciddi sorunlar ayrıca açıklanmaya ihtiyaç duymayacak ölçüde açıktır. Yukarıda bilim, eğitim ve kültür konularında görüşlerine kısaca değinilen Fethullah Gülen'in, uzunca bir süreden beri, gerek diyanet görevlisi olarak verdiği vaazlarında, gerekse yayınlanmış eserlerinde eğitim-öğretim meselesinin halledilmesi ile ilgili düşünceler açıkladığı ve önerilerde bulunduğuna tanık olmaktayız.
Bir yandan, ülke sorunlarına ilgi duyan, sorumluluk ve görev bilincine sahip her vatandaşın bu konularda tavsiyelerde bulunması, Anayasamızda öngörülen hakların kullanılması olarak değerlendirilmesine karşılık, diğer yandan bu hususta da yine yukarıda değinilen iddiaların ileri sürüldüğü görülmektedir. Bu iddialara göre Fethullah Gülen yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda okulun sahibi olup, buralarda öğrencilere 'laik, demokratik ve cumhuriyet karşıtı' bir ideoloji benimsetilmektedir.
Biz bu iddiaları yine somut vakalara, hukuka ve mahkeme kararlarına dayanarak irdeleyip, gerçek durumu ortaya koymaya çalışacağız. Basın organlarında Fethullah Gülen'in çok sayıda eğitim-öğretim kuruluşunun sahibi olduğu ileri sürülmektedir. Ancak öncelikle kendisi, kamu oyuna yaptığı açıklamalarda okul ya da herhangi bir kuruluşun sahibi olmadığını, okullarla organik ve maddî bir bağlantısının bulunmadığını söylemekte; buna karşılık ülkemizin eğitim meseleleri konusuna ilgi duyan bir kişi olarak, imkân sahibi vatandaşların eğitim-öğretim alanında faaliyet göstermeleri hususunda onları teşvik ederek, devlete bu konuda yardımcı olunmasını önermektedir. [1]
Özel Okullarla İlgili Görüşler
Süleyman Demirel (Cumhurbaşkanı)
'Kazakistan'da 30 tane lise, bunun da üstüne bir üniversite ile Türk-Kazak münasebetlerini güçlendirmeye yönelmiş, iki ülkenin gençlerine hem burada, hem Türkiye'de ilim ve irfan vermeye devam eden bu kuruluşu tebrik ediyorum. Ülkemiz ve halkımız arasındaki işbirliğinin eğitim alanında da gelişmesi, işbirliğimizin bir bütün olarak her alanda dengeli ve kapsamlı şekilde ileriye götürülmesinde ve genç nesiller arasındaki karşılıklı anlayışın arttırılmasında olumlu yönde katkıda bulunacaktır.' (Almatı, (17.12.1996) Süleyman Demirel Üniversitesi açılış töreninde yaptığı konuşma)
Turgut Özal: (8. Cumhurbaşkanı)
'Özbekistan'da bugün Taşkent Lisesi'ni gezdim, çok beğendim. Emeği geçen, bu fikri gerçekleştiren herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Bu müesseseler, iki ülkeyi, Özbekistan ve Türkiye'yi birbirine sımsıkı bağlayacak insanları yetiştirecekler. Allah, hepsinden razı olsun.' (5.4.1993)
Hüsamettin Cindoruk: (TBMM Eski Başkanı)
'Tiran'da, Mehmet Akif Ersoy'un adını taşıyan benzersiz okulu gururla ziyaret ediyoruz. Bu okulun Türk-Arnavutluk dostluk ve kardeşlik tarihini günümüze taşıdığını görüyoruz. Genç Arnavutlara ve okulun değerli öğretmenlerine sonsuz başarılar diliyor, hepsini kutluyorum. Teşekkürler.' (7.8.1994)
Sali Berişa: (Arnavutluk Eski Cumhurbaşkanı)
'Arnavutluk'ta açılan ilk Türk kolejini tebrik eder, yeni nesillerin yetiştirilmesinde ve iki ülke arasındaki samimi ve kardeşlik ilişkilerinin geliştirilmesinde büyük başarılar dilerim.' (19.2.1993)
İslam Kerimov: (Özbekistan Cumhurbaşkanı)
'Büyük siyasi ve manevî önemi haiz hayırlı, yüce hizmetlerinizde ve Özbekistan ile Türkiye geleceğine sağlam temeller kuran işlerinizde sizlere başarılar diliyorum. İki devletin istikbali olan gençlerin yetişmesi ve dostluğun pekişmesi için Özbekistan faaliyetlerinize her türlü yardımı vermeye hazırdır'.
Bülent Ecevit: (DSP Gen.Bşk. ve Başbakan Yrd.)
'Ayrıca Gülen ve çevresindekilerin eğitime verdikleri önem ve bunu Atatürk ve Laikliğe aykırı olmayan bir biçimde uygulamaları da önemli. Sibirya'da, Moğolistan'da kolejler açıyorlar. Ortaasya'da, ülkelerinde de okullar açıyorlar ve buralarda laikliğe aykırı bir eğitim olmadığı belli. Yoksa o okulların açılmasına izin verilmez, kaldı ki bütün faaliyetler ve okullar denetime açık, bunların finansmanının yasalara aykırı olduğunu da kimse söyleyemiyor.' [2]
Müfit Utku: (Yargıtay Eski Başkanı)
'Bakü Özel Türk Lisesi'ni ziyaretimde gurur duydum. Ulu Önder Atatürk 'En Hakiki Mürşit İlimdir' diye buyurmuşlardır. Ulu Önderin bu düşüncelerinde ne kadar haklı olduğu yirminci asırda daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu nedenle Azerbaycanlı kardeşlerimin çocuklarına bu eğitim müesseselerini sunan ve burada çalışan bütün arkadaşları kutluyorum.'
Halis Burhan: (Hava Kuvvetleri Eski Komutanı)
'Tamamen çağdaş yöntemlerle eğitim yapan ve 21. Yüzyıl bilgi toplumlarına insan yetiştiren bu müstesna müesseselerin tüm eğitim kadrosunun Türk dünyasına yapmakta oldukları katkıları her türlü takdirin üstündedir. Sizleri en içtenlikle kutluyor ve kucaklıyorum.'
Ali Şen: (İşadamı)
'Dost ve kardeş Arnavut çocuklarına Türkçe eğitim vermek, Türk kültürünü, Büyük Ata'nın gençliğe demecini öğretmek, Türk halkının soydaşlarını hiçbir zaman unutmadığını göstermek, hizmetlerin en ulvisi ve en büyüğüdür. Eğitimsiz halk, temelsiz bina gibidir. Bir kez daha Mehmet Akif Kolejini Tiran'da açanları kutluyor ve tebrik ediyorum.'
N.Kemal Zeybek: (Devlet Eski Bakanı)
'Bakü Özel Türk Lisesi'ni bir altın zincirin seçkin halkası gördüm, kıvandım, sevindim. Allah yardımcınız olsun. Emekleriniz sonuca ulaşsın.'
Yılmaz Öztuna: (Tarihçi,Yazar)
'Fethullah Gülen'in teşvikleriyle üç okyanus arasındaki ülkelerde birkaç yıl için de yüzlerce Türk okulu açıldı, bazıları üniversitedir. Türkiye'den giden binlerce öğretmen burada Türkiye Türkçesi, İstiklal Marşı, Atatürk, Türk kültürü ve tarihi öğretiyor. O ülkelerin çocukları, kendi dillerinin ve çok ağırlıklı bir İngilizce'nin yanında bunları öğreniyorlar. Daha önce tek kelime Türkçe bilmeyen Rus, Moğol çocuklarının klasik şairlerimizden okudukları şiirleri dinledik. Okulları -bazılarını Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber- gezdik. Önce şaşırdık, sonra iftihar ettik. Demek bunları gerçekleştirecek milli kapasite, şuur ve irade varmış. Bu okullar, Türk kültürünü Turan'a ve bütün dünyaya yayıyor. Bu Atatürk'ün nihai hedefi idi eski dille aksa-yı emeli.Bu okullar, çağdaş yüksek teknolojiye dayalı bir eğitim veriyor. İrtica vehmi nereden çıktı.İrtica ile mücadeleye itirazımız yoktur. Türk dili, tarihi, sanatı, kültürü ve bunları milletlerarası arenaya taşımak irtica olamaz. Türk gibi düşünen adam mürteci değildir. Türkiye'de Arap, İranlı gibi düşünenler mürteci olabilir. Rus, Çinli, hatta Arnavut gibi düşünenleri, Bulgarlara ağızlarının suyunu akıtanları da gördük. Teşhisi iyi yapalım. Aksi takdirde komplikasyonlar olur. Bulanık suda balık avlamak isteyenler böyle bir ortamı oluşturmak isteyebilirler.Bana göre Fethullah Hoca, babalarımızın Osmanlı, yani Türk Müslümanlığı'nın bir temsilcisi... Yoksa siz, Arap ve Iran Müslümanlığı akımını mı güçlendirmek istiyorsunuz? Fethullah Hoca'nın açılmasında etkili olduğu okullarda Atatürk düşmanlığı bahis konusu değildir. Aksi varittir. Ama her kurumda olduğu gibi bu okulların birinde münasebetsiz bir durum görülürse, derhal el konulup düzeltilmesi kabildir. Her Türk milliyetçisi, Türk'ü ve Türkiye'yi seven herkes Fethullah Hoca'yı desteklemeli, teşvik etmelidir. Hata yaparsa, uyarırız.' [3]
Altemur Kılıç: (Gazeteci)
'Doğrusu ben de başlangıçta Fethullah Hocaefendi ve okulları hususunda şüpheli idim. Çünkü inanılamayacak kadar iyi ve güzel şeyler yapıyordu ta ki Ortaasya'da okullarını görene ve sonra da Hocaefendi'nin vaazlarını okuyana ve nihayet kendisi ile tanışana kadar Özbekistan'da ve Türkmenistan'da iki okuluna aniden gittim. İrtica ve Atatürk düşmanlığı ne gezer.. Aksine kendilerini öğretmeye ve eğitmeye vakfetmiş müdür ve öğretmenlerin yönettikleri bu okullarda bağnazlığın ve gericiliğin zerresine rastlamak değil Atatürk'e ve ilkelerine bağlılık aydınlık ilim ve irfan gördüm. Giriş kısımlarında Atatürk büstlerinden ve Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi levhalarından başlayarak bunlar göstermelik de değildi. [4]
Rıza Zelyut: (Gazeteci,Yazar)
Fethullah Hoca ve onların bağlılarına baktığınızda insan eğitimine ne kadar önem verdiklerini görüyorsunuz. Yurtiçinde açılan okullarından çok yurtdışında dünyanın dört bir yanında açtıkları okullar benim için Türkiye adına yapılmış en büyük hizmetlerden birisidir. Yazın gezdiğim bu okulları görünce, devletimizin başaramadığını bu insanların başardığını görüp sevindim. Şimdi, bu okulların devlete devredilmesinden de söz ediliyor. Yurt içindekilere karışmam. Ama yurtdışındaki okulların kesinlikle bu insanların elinde kalması gerekiyor. Çünkü, devlet bu derece kaliteli ve millî heyecanla çalışan öğretmen ve personel bulamaz. O okullar, yurtdışındaki Türkiye'dir. Kontrol ettikten sonra eğitimden korkmayalım. [5]
Mehmet Altan: (Öğretim Üyesi,Yazar)
'Türk kolejlerinde çocuklar İngilizce, Rusça ve Türkçe eğitim görüyorlardı. Yatılı okuyorlardı. Türkiye'nin en iyi okullarından mezun olmuş gencecik hocalardan ders alıyorlardı. Bu genç öğretmenler gelenek ve göreneklere göre yaşıyor, örneğin yatakhanelerin olduğu bölümlere ayakkabı çıkarılıp, terlik giyilerek giriliyordu. Türkçe konuşan, Türk pop şarkıları söyleyen, 'Anadolu Anadolu benim yurdum' gibi marşları ezbere bilen Rus çocuklarıyla karşılaşıyordunuz. Ruslar buna benzer okulları bizim ülkede açsalar nasıl tepkilerle karşılaşırlardı diye de düşünüyordunuz. Petersburg'daki iki veli hanım bu okulları 'Ingilizce eğitim verdiği ve sigara içilmediği için seçtiklerini' söylüyordu.Sosyalizm idealini geride bırakan Rusya çağa uygun yeni bir yol arayışında. Bunun belirsizlikleri var. Toplum da bu arayıştan etkileniyor. Bazen de bu arayıştan bunalıyor.Geçiş döneminin sıkıntıları, cemaat kültürünün egemenliğindeki Türk okullarına sızamıyor. Burada 'sevgi, saygı' ritüeli hakim. Dinin hoş görmediğini aileler de hoş görmüyor. Çocuklarının 'nerede, nasıl yaşadıklarını' biliyorlar ve bundan memnunlar.' [6]
Güler Kömürcü: (Gazeteci)
'Bizim gezdiğimiz Aşkabad'daki Türk-Türkmen üniversitesi, gerek altyapı, gerek müfredat, gerek teknoloji olarak 'övgüye değer.'Bu seferberliğin pilot bölgesinde, Aşkabad'da ve Türkmenistan genelinde 14 orta eğitim kurumu, 1 dil merkezi, 1 üniversite var. Okullarda, aralarında Rus, Türkmen, Ermeni öğrencilerin de yer aldığı yaklaşık 3.500 öğrenci eğitim görüyor. Üniversitede bir öğrencinin 'cemaate' maliyeti 5 bin dolar ve genelde parasız eğitime dayalı sistemin ekonomik cephesinin, yani fonu ise cemaat, daha doğrusu cemaatin sempatizanı işadamları karşılıyor.Her okul, Türkiye'deki bir il ya da ilçe tarafından ya da zengin bir işadamı tarafından finanse ediliyor. Öğretmenler ise, Türkiye'nin iyi üniversitelerinden, Boğaziçi, ODTÜ, Marmara Üniversitesi mezunlarından seçili-yor. Öğrencilere dört dilde, İngilizce-Rusça-Türkmence ve Türkçe eğitim veriliyor.Öğrenciler arasında, 'Dünya Bilgi Olimpiyatları'nda' birincilik kazananların olması, okullardaki eğitim seviyesinin göstergesi.' [7]
İshak Alaton: (Işadamı)
Fethullah Gülen'in Türkiye bakımından manevî katkıları olduğunu düşünüyorum. Onun teşvikiyle açılan eğitim kurumlarının çağdaş ve Atatürkçü çizgide yürüdüğünü görü-yorum. Biz de Alarko olarak Rusya'da ve Özbekistan'da bu eğitim kurumlarının açılmasına fiziki destek verdik. Benzeri bir eğitim kurumu belki bir gün Tel-Aviv'de de açılacaktır. Gülen'in Türkiye Cumhuriyeti'nin yıkılmasına ya da ele geçirilmesine dönük bir gizli faaliyet içinde olduğuna ihtimal vermiyorum. Bu yöndeki bazı değerlendirmeler kişisel paranoyalardan ibarettir. Çağdaş ve demokratik bir devlette, düşünce ve ifade özgürlüğü başlıca temel ilkeler arasındadır. Şiddeti davet etmediği sürece bu özgürlük kısıtlanamaz. Gülen'in demokrasi çerçevesi içinde bir yanlış görüşü olduğunu düşünmüyorum. Bu noktada Cumhurbaşkanımız, Başbakan gibi Ecevit ve Hikmet Çetin gibi devlet adamlarımızın Gülen ile ilgili düşüncelerine ben de katılıyorum.' [8]
[2] Fikret Bila; 30/3/98 Milliyet; İsmet Solak, 30/3/98 ; Hürriyet; Muharrem Sarıkaya, 30/3/98, Hürriyet yine aynı tarihli Takvim, Ortadoğu, Akit, Yeni Asya, Yeni Şafak Gazeteleri
[3] Türkiye, 8 Mart 1998
[4] Türkiye Gazetesi 26 Aralık 1997
[5] Akşam Gazetesi 26 Aralık 1997
[6] Sabah, Mehmet Altan 23 Ocak 1998
[7] Akşam, 24.2.1998
[8] Zaman Gazetesi 4.6.1998 Sayfa 8
- tarihinde hazırlandı.