‘Kaset komplosunu kurdular’ iftirası
Yolsuzluk iddialarını örtmek için kullanılan yöntemlerden biri de kaset iftirası oldu. Başbakan Erdoğan, konuşmalarında sürekli olarak Camia’nın montaj kasetlerle birilerine şantaj yaptığını ileri sürdü. İl başkanlarına hitap ederken ‘Böyle bir komplo Sayın Baykal’a da kuruldu’ diyerek adres olarak yine Hizmet camiasını gösterdi. Oysa Erdoğan, kasetleri bir önceki seçim öncesi meydanlarda kullanmıştı. ‘Bunlar özel değil, genel genel!’ diye dedikodusunu yapmıştı. Peki, Baykal’a kurulan kaset komplosunun arkasında kim bulunuyordu?
10 Mayıs 2010’da CHP Genel Merkezi’nde olağanüstü bir hareketlilik vardı. Gazeteciler Genel Başkan Deniz Baykal’ı bekliyordu. Baykal, kürsüye geldi ve CHP’nin genel başkanlığından istifa ettiğini açıkladı. Baykal, kendisiyle CHP’li bir kadın milletvekilinin birlikte olduğuna dair internette yayınlanan görüntülerle ilgili “Bu bir kaset olayı değildir. Bir komplodur. Komplonun hedefi sadece ben değilim; aynı zamanda CHP’dir.” diye konuştu. Basın toplantısını bir gazeteci olarak izledim.
Baykal, son derece üzgündü. İki önemli mesaj verdi. 1- Komplonun siyasi iktidarın bilgi ve onayı olmadan düzenlenmeyeceğini söyleyerek Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetini işaret etti. 2- “Başka bir sorumlu arayışına çıkacak olanlara yardımcı olmak üzere, Pensilvanya’dan aldığım üzüntü ve destek mesajlarının samimiyetine inandığımı ifade etmek isterim.” diyerek Camia’nın bu olayla ilgisi olmadığını belirtti.
Baykal, hükümete, “Bu şantaj şebekesinin üzerine gidin.” dedi. Fethullah Gülen Cemaati ile ilgili iddiaları da bizzat kendisi elinin tersi ile itti.
İstifa olayının üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen hükümet failleri bulamadı. Komplo aydınlatılmadı. Bir şey daha oldu. Recep Tayyip Erdoğan, her fırsatta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a ve MHP’li milletvekillerine ait olduğu iddia edilen kasetleri istismar etti. Erdoğan, 2011 Kastamonu mitinginde şu cümleleri sarf etmişti: “Hacı Bektaş diyor ki eline beline hâkim ol, hanım kardeşlerimden özür diliyorum, kendisinden önceki, beline hâkim olamadı, gitti. Genel başkanlıktan gitti ama şimdi yine milletvekili adayı oldu. Peki diğer taraftaki hanım milletvekili n’oldu, onu aday yapmadılar. N’oldu, suçlu o mu, ikisi de suçlu değil miydi? Yav kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özeli oluyor. Buna nasıl kendi özeli dersin? Bu özel değil, genel genel, bu genel bir ahlaksızlıktır, başka bir şey değil. Bu toplumu aldatmayın yav. Son zamanlarda Bahçeli de çıkmış ‘AK Parti milletin özeline giriyor’ diyor. Niye çünkü kendi adamlarının da bu tür kasetleri çıktı, o da rahatsız olmaya başladı. Böyle özel olur mu? Peki, özeldi de niçin bu milletvekillerini istifa ettirttin? Neden çünkü başına geleceği biliyor da onun için.” (4 Mayıs 2011, Kastamonu mitingi)
Başbakan’ın ‘Baykal’ın kaseti için talimat verdim, yarım saat içinde durduruldu’ açıklaması da yalandı. Kaset, Başbakan’ın talimatıyla değil, Baykal’ın avukatının başvurusuyla mahkeme tarafından engellendi.
Deniz Baykal, 17 Aralık operasyonu öncesi ve sonrasında kendisine bu konuda sorulan sorulara cevap verirken hep Erdoğan’a işaret etti. Camia’nın bu işin arkasında olmadığını belirtti. Kemal Kılıçdaroğlu da 27 Şubat’ta CNNTürk’te katıldığı bir programda, Baykal’a kaset komplosunun Erdoğan’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini öne sürdü.
Öte yandan MHP’ye yönelik kaset şantajı paralel örgüt işi yalanı da hemen yalanlandı. Star gazetesinde bağımsız milletvekili İlhan Barutçu’ya atfen, ‘MHP’ye kaset tezgâhı Cemaat’in işi’ haberi bizzat milletvekili tarafından tekzip edildi. Meclis’te basın toplantısı düzenleyen Barutçu, “Ben paralel de demedim Cemaat de.” dedi.
- tarihinde hazırlandı.