Fethullah Gülen Hocaefendi: Yalancının cazibesine kapılan kurtulamaz
“Ve innel-kezibe riybetün” diyor. Efendimiz orada belki çok şey ifade ediyor. “Yalana gelince o esas tereddüdün ta kendisidir, septiliğin ta kendisidir, reybiliğin ta kendisidir, şüpheciliğin ta kendisidir” diyor.
Kur’an-ı Kerim, münafıkları zemmettiği yerde “ yu’cibuke kavluhu ” / “İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatına dair sözleri senin hoşuna gider. Üstelik sözünün özüne uyduğuna Allah’ı da şahit gösterir. Halbuki gerçekte o, düşmanların en yamanıdır.” (Bakara, 2/204) diyor. Bayağı lafazanlık vardı, çok iyi demagoji yapıyorlardı, diyalektikte eşleri menentleri yoktu. Nifak üzerine teessüs etmiş (Müslümanların içinde de bulunabilir, kafirlerin içinde de bulunabilir, bazı ehl-i kitabın içinde de bulunabilir bunlar) hususi o mevzuda temrinat görmüş, eğitim görmüş, mümarese kesbetmiş, işin doğrusu hakikaten profesyonel münafıklar vardı.
Kur’an-ı Kerim, “Ve iza raeytehum tu’cibuke ecsamuhum” / “Onları gördüğünde kalıpları kıyafetleri senin hoşuna gider, onları beğenirsin.” (Münâfikûn 63/4) diyor. Bir oturuşları, kalkışları filan böyle işte boyun burmaları, burun bükmeleri, kılıkları ve kıyafetleri itibarıyla görünüşleri öyle heybetli. “Ve in yekûlû tesma’ likavlihim” (Münâfikûn 63/4) “Söz söyledikleri zaman da hakikaten sözlerini dinlemeye dalarsın, kulak kesilirsin” diyor. Hakikaten böyle ciddi ciddi laflar ediyorlar, şairane laflar, böyle üstün, çok faik, edebi espriye bağlı nesirleri var, konuşmalarına bakınca mutlaka halkı cezp ederler. Kendilerine göre bir cazibe-i kazibeleri vardır ki o ağa düşen insan bir daha -kendini ateşe salan kelebek gibi- sıyrılamaz, kurtulamaz, orada helak olur. Kur’an-ı Kerim, Efendimize diyor. Esasen Efendimizin şahsında bizi uyarıyor. Sana diyorum, siz anlayın, yani böyleleri vardır, diyor. Şimdi bu tumturaklı laflar, o ağdalı laflar, çok defa insanları baştan çıkarabilirler, şüpheye ve tereddüde atabilirler. Doğru zannedebilirsiniz.
Hususiyle günümüzde bazı medya grupları bunu yapabilir. Televizyonuyla, internetiyle, telefonlarıyla, gazeteleriyle, mecmualarıyla, siteleriyle, bunlar hakikaten o yalanları, doğru olmayan şeyleri çok defa allar pullar bir haber kirliliği içinde insanlara sunarlar. Hakikaten onları tereddüt ve şüphe içine atarlar. Onda katiyen itminan olmaz. Çünkü arkasında yalan var. Ve insan o yalanlara bakarken de hakikaten içinde bir tereddüt, bir reybin meydana gelebileceğini hesaba katması lazım. Kuşkuyla onlara bakması lazım. Kuşkuyla onları ele alması lazım. Ve bir kuşku içinde onları değerlendirmesi lazım. Kuşkuyla değerlendirilecek şeyi kuşkuyla değerlendirmezse hiç farkına varmadan kendisini kuşkulu şeyler içine atıverir. En azından mülhitler kadar, münkirler kadar Müslümanlığa zararlı olan, (Müslümanlar içinde de olabilir bu) hakkı batıl, batılı hak gösteren böyle lafazan insanlar, şiiriyle, nesriyle, romanıyla, hikayesiyle sebebiyet vermişlerdir, sebebiyet vermektedirler. O da yalan yörüngeli bir şeydir.
Bu klip; Fethullah Gülen Hocaefendi'nin, 21 Mayıs 2013 tarihinde yapmış olduğu “Doğruluk, itmi’nan; yalan, şüphe doğurur!..” başlıklı sohbetinden istifade edilerek hazırlanmıştır. Sohbetin tamamına http://fgulen.com/tr/abd-sohbetleri/herkul-nagme/35685-310-nagme-dogruluk-itminan-yalan-suphe-dogurur adresinden ulaşabilirsiniz.
- tarihinde hazırlandı.