Balanche: Gülen Hareketi, AK Parti'yi demokrasi ve özgürlükler için destekledi

Balanche: Gülen Hareketi, AK Parti'yi demokrasi ve özgürlükler için destekledi

Fransa'nın önemli eğitim kurumlarından Lumiere Üniversitesi Akdeniz ve Ortadoğu Araştırmalar Grubu Direktörü Fabrice Balanche, 14 Aralık operasyonunun 'keyfi ve korkutma amaçlı' olduğunu söyledi. Cihan Haber Ajansı'na konuşan Fabrice Balanche, geçmişte Gülen Hareketi'nin AK Parti hükümetini desteklediğini belirterek, "AKP'nin özgürlüklerden uzaklaşmasıyla Gülen Hareketi de AKP'den uzaklaştı." yorumunu yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde Türkiye'nin dikta rejimi belirtileri sergilediğini kaydeden Dr. Balanche, "Bugünkü tablo beni hiç şaşırtmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan fazlaca otoriter davranışlar içerisinde. Erdoğan ve AKP her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmayı istiyor. Bir ülkede muhalefet olmadığı zaman liderler saçmalarlar ve eleştiriye tahammül edemezler, gazetecileri hapise attırırlar. Türkiye'de gelinen durum bu." ifadesini kullandı.

"Operasyonlar, medyaya gözdağı için yapıldı"

14 Aralık'ta Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonunu hedef alan gözaltı ve tutuklamaların diğer medya mensuplarına gözdağı vermek için yapıldığını kaydeden Balanche, "Biliyoruz ki cumhurbaşkanı ve hükümet, medyayı susturmak için baskı oluşturuyor. İstiyorlar ki kendileri ne söylüyorlarsa medya da aynı şeyleri tek bir ağızdan söylesin. Zaten önceden de gazetecilere Erdoğan rejimi tarafından azımsanmayacak ölçüde gem vurulmuştu. Erdoğan, gazete genel yayın yönetmenlerini arayarak talimatlar veriyor. İşten atılan Türk gazeteci dostlarım var. Gazeteciler gözaltına alarak diğer medya mensuplarına gözdağı verilmek isteniyor. Dünyadaki herhangi bir diktatör rejimde olduğu gibi gazetecilerin sebepsiz hapsedilme riskleri var." şeklinde konuştu.

"AB'nin fikirlerine ihtiyacı olmaması aday ülke için çok çelişkili bir durum"

Erdoğan'ın "Avrupa Birliği bize demokrasi dersi veremez" tepkisine de değinen Balanche, "Erdoğan'ın bu tür deklarasyon ve konuşmalarına İsrail örneğinde de olduğu gibi alışkınız. Burada karşı karşıya bulunduğumuz sorun AB'ye aday olan ama AB'nin fikirlerine ihtiyacı olmayan bir cumhurbaşkanı sorunu. Biliyoruz ki Erdoğan hiçbir zaman samimi olarak AB'ye girmek istemedi. Erdoğan 2002'den beri AB'yi hem askeri vesayeti ortadan kaldırmak hem de kendisine destek veren Avrupalı liderleri tavlamak için bir araç olarak gördü. Yeterli gücü elde edincede otokratik bir şekilde devlet sistemini ele gerçek yüzünü gösterdi." dedi.

Erdoğan'ın hâlâ dış mihrakların altını çizerek Türkiye'yi, Avrupalıların parçalamaya çalıştığı bir ülke olarak lanse etmek suretiyle siyaset yaptığını belirten Balanche, "Erdoğan'ın dışarıdan gelen hiçbir tavsiyeye tahammülü yok. Tabii ki bu da AB'ye aday ülke için çok çelişkili bir durum." dedi. Balanche, ayrıca AB'ye aday bir ülkenin gazeteciler için en kötü ülkeler sıralamasında adının Çin ile birlikte anılmasının korkunç ve inanılmaz olduğunu kaydetti.

"Gülen Hareketi AKP'yi demokrasi ve özgürlükler için destekledi"

Hükümetin Gülen Hareketi'ne karşı başlattığı kampanyaya da değinen Balanche, "Gülen Hareketi 2002'de Erdoğan'ı destekledi çünkü onlar da ülkenin demokratikleşmesini ve özgürlüklerin genişlemesini talep ediyorlardı, bu noktada birleşiyorlardı. Gördük ki son yıllarda AKP'nin bu doğrultudan uzaklaşmasıyla Gülen Hareketi de AKP'den uzaklaştı." değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan'ın Gülen Hareketi'ne olan düşmanlığının AKP'li bakanların adının geçtiği 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları nedeniyle gün yüzüne çıktığını belirten Balanche, "Birkaç yıldır biliyoruz ki Gülen Hareket'ine yakın işadamları devlet ihalelerinden uzak tutuluyor ve Gülen Okulları yasak değil ama işleyişlerine çomak sokuluyor. Bugün bu harekete yakınlığıyla bilinen Zaman'a saldırıya geçildi, yarın sıra cumhuriyetçilerin gazetesine gelebilir. Yani kendisine karşı oluşan muhalefeti teker teker ortadan kaldıracaktır." ifadesini kullandı.

Türk Okulları, Erdoğan'ın söylediği gibi değil

Erdoğan'ın, dünyanın 163 ülkesinde bulunan Türk okullarını kapatma girişimlerine de değinen Balanche, "Bilinmesi gerekir ki bu hareketin ana gücü okullarıdır. Buradaki hedef hareketin sistemini ve ekonomik kaynağını kesmek çünkü bu okullar nihayetinde yapının devamını sağlıyor. Bu okullarda kaliteli bir eğitim verilmektedir. Erdoğan'ın baskı yaptığı ülkelere inandırmak istediği gibi İslamcı ya da radikal veyahut da tarikat eğitimi vermiyor." ifadesini kullandı.

Bu okulların kapatılması için Erdoğan'ın kendisine bir argüman bulması gerektiğini kaydeden Balanche, "Erdoğan şunu söyleyemezdi: 'Bu okulları kapattırmak istiyorum çünkü bana uymuyorlar' O da 'şeffaf değiller, radikal İslamcılar, bu bir İslami tarikat' gibi bir imaj vermeye çalışıyor. Bazı ülkeler de bugün Suriye'deki problemleri dikkate alarak, farklılıklara vakıf olmadıkları için, baskılardan etkilenebiliyorlar." dedi.