Hizmete Adanmış Hayatların Hikâyesi
Gazeteci Cemal A. Kalyoncu, ünlü isimlerin bilinmeyen yönlerini anlattığı 'Saklı Hayatlar' dizisinden sonra şimdi de 'Nurlu Hayatlar'ı yazdı. Kitapta, Risale-i Nur hizmetine emeği geçmiş önde gelen isimlerin hayatlarından kesitler ve hizmet hatıraları yer alıyor.
Risale-i Nur, 1920'li yılların ortalarında İslam tarihinin akışını değiştirecek bir oluşumun temellerini atarken, çevresindeki bir avuç fedakârın çabalarıyla halkasını genişletmişti. Onun sevgili müellifine kol kanat geren bu talihliler, yazılan nüshaları elden ele ulaştırmak, risaleleri elle yazmak, matbaada bastırmak gibi çeşitli aşamalardan yüzlerinin akıyla çıktılar. Yıllar sonra bayrak el değiştirip, fedakârlığın biçimi okul yaptırmaya, yurt açmaya dönüşünce, bu dönemde koşturanlar da ilk halkadakilerden geri kalmadı. Elbette, genç kuşak tüm bunları, yazılmaya başlanan bir tarihin, "Son Şahitler", "Menâkıb-ı Bediüzzaman", "Küçük Dünyam" gibi ilk örneklerinden öğrendi. Zaman Kitap'tan bugünlerde çıkan, Cemal A. Kalyoncu'nun hazırladığı "Nurlu Hayatlar" adlı kitap ise, Risale-i Nur'un 'yazılan' tarihine yeni bir halka ekliyor.
Daha önce Aksiyon dergisinde yayınlanan portrelerden oluşan kitapta, Mustafa Sungur, Said Özdemir gibi önde gelen Nur talebelerinin, Mehmet Kırkıncı, Hekimoğlu İsmail gibi simge isimlerin, Hacı Kemal Erimez, Arif Çağan gibi varını yoğunu ortaya koyan fedakârların ve Yaşar Tunagür, Suat Yıldırım gibi ilahiyatçıların yaşam öyküleri var. Tüm bu isimlerin ortak noktası, dine omuz vermenin her zamankinden zor ve anlamlı olduğu bir dönemde, Bediüzzaman veya Fethullah Gülen'in yanında yer alarak hiçbir özveriden kaçınmamış olmaları. Risale-i Nur talebelerinin çok zor günlerinde bir unvan ya da şöhret beklentisiyle yapılmayan o hizmetler bugün, yakın tarihin sayfalarındaki en güzel yeri almış görünüyor. Nurlu Hayatlar'ı iki biçimde okumak mümkün: Hem satır aralarında hizmet düsturlarının, inceliklerinin yer aldığı bir rehber; hem de Türkiye'nin son elli yıldaki toplumsal -ve yer yer siyâsi- dönüşümlerine tutulan bir ayna olarak... Zira, Mustafa Sungur'un, Said Özdemir'in ya da Celal Afşar'ın belleklerinden bize yansıyanlar, yalnızca Nur hizmetinin değil, aynı zamanda Türkiye'nin ortak belleğini oluşturuyor. Bir de bugüne kadar pek söylenmemiş anılar var: Bediüzzaman'ın Kıbrıs ya da Fevzi Çakmak konusunda söyledikleri, Said Özdemir'in ünlü 'çanta' olayı, Mehmet Kırkıncı'nın hapishanede yaşadıkları, Yaşar Tunagür'ün Doğan Avcıoğlu'yla diyaloğu, Hacı Kemal Erimez'in Zaman Gazetesi'nin kurulmasındaki çabaları, Ali Katırcıoğlu'nun Fethullah Gülen'le hac yolculuğu... Kitabı okuyunca, farklı mesleklerden ve ekonomik düzeylerden olan bu insanları bir araya getiren sırrın ne olduğu düşüyor insanın aklına. Oysa, Bediüzzaman'ın 20. Lem'a'da verdiği derstir; İstanbul'daki donanımlı talebeleriyle yapamadıklarını, Barla'daki 'âlim' olmayan; fakat 'ihlaslı' talebeleriyle gerçekleştirdiğini anlatır. Onlardaki içtenlik, 'yüz derece fazla feyiz' kazandırmıştır yapılan hizmetlere. Hiçbiri akademik eğitimden geçmemiş olan Hacı Kemal'lerin, Arif Çağan'ların, İrfan Kopuz'ların önayak olduğu göz alıcı hizmet de bu dersi veriyor. Nurlu Hayatlar, bir 'ihlas' dersine dönüşüyor böylece.
Cemal A. Kalyoncu bu çalışmasıyla, Nurlu Hayatlar ile Risale-i Nur tarihinin birkaç eksik parçasını daha tamamlamış oluyor. Nur Külliyatı tamamlanana kadar çekilen sıkıntılar, müellifinin basılan risaleleri gördüğünde yaşadığı tertemiz sevinç bilindiğinde anlaşılabilir ancak. Bu sebeple kitap aslında 'hizmet kültürü'nün taşıyıcılığını yapıyor. Mustafa Sungur hep anlatır: Bediüzzaman ona, "Ben görmeyeceğim. Sen evlâdım Sungur, gelir kabrimde o bayramları bana söylersin." dermiş. Nurlu Hayatlar'ın sayfalarında o bayramların esintisi duyuluyor.
Cemal Kalyoncu: Bu Hayatlardan Çıkarılacak Dersler Var
"Biyografi alanı Türkiye'de yakın geçmişte çok ihmal edilmişti. Biz de bu alanda Aksiyon dergisinde, köklü aile geçmişine sahip, başka ailelerle akrabalık bağlantıları bulunan ve bugün halen Türkiye'nin önde gelen kişileri olan şahısların hayat hikayelerini yazmaya başladık. Bir süre sonra bu süreç bizi, Türkiye'nin geleceği ve daha iyi bir nesil yetiştirmek amacıyla maddi ve manevi hizmetleri ile kendilerini ortaya koyan insanların hayatlarını ele almaya götürdü. Yakından bakınca, geçmişte, özellikle çok zor siyasi ve başka şartlar altında hizmet eden bu insanların hayatlarından, aslında çıkarılacak çok ders olduğunu fark ettik. Zaten birbirleri ile bağlantılı olan bu hayatların kitap haline getirilmesi de bütünleyici bir aşama oldu." (M. İlhan Atılgan)
- tarihinde hazırlandı.