Kahvede bile Sohbet-i Canan

Bütün dinlemeleri delilsiz Hizmet Hareketi’ne yıktı

Ömrünü Cenab-ı Hakk'ın yolunda insanlar yetiştirmeye adamış bir dava adamı Fethullah Gülen Hocaefendi. Özellikle genç nesle ulaşmayı, onlara Allah'ı ve Resûlullah'ı (sallallahu aleyhi ve sellem) anlatmayı kendine her zaman dert edinir, bu uğurda her şeyi göze almak gerektiğini çevresindekilere anlatırdı. Vaazlarından ötürü her zaman baskı ve takip altındaydı. Edirne ve Kırklareli'ndeki vaizlik görevlerinin ardından 1966 yılında İzmir Kestanepazarı'ndaki Hisar Camii'ne vaiz olarak atandı. O dönemde camiye gelen insanların kalıplaşmış bir kitle olduğunu gören Hocaefendi, yanında bulunan dostlarına, bu kitlenin haricinde özellikle gençlere ulaşıp dinimizi anlatmanın öneminden bahsetti. Çünkü o yıllarda gençler ve yetişkinler genelde kahvelerde toplanır, bu ortamlarda vakit geçirirlerdi. Hocaefendi, "Madem diğerleri camiye gelmiyorlar; o zaman biz onların yanına gidelim." düşüncesiyle ilk kahve sohbetini İzmir'in Mersinli ilçesinden başlattı. Bu esnada yanında Muharrem Kalyoncu ve rahmetli Yusuf Öztanzan ağabeyler bulunuyordu. Sohbetin ardından mahkemelik olan Hocaefendi ve dava arkadaşları asla yılmayacak ve daha nice sohbetlerde genç insanlarla buluşmak için mücadele etmeye devam edeceklerdi.

O döneme bizzat şahitlik etmiş isimlerden biri olan Muharrem Kalyoncu, Hocaefendi'nin irşad ve tebliğde sadece cami ile sınırlı kalmamayı tercih eden ve sürekli alternatifler üreten bir insan olduğunu anlatıyor. Mersinli'de ilk kahve sohbetinin yapıldığı kahveyi binbir güçlükle ayarladıklarını, çektikleri sıkıntıları o anları yaşarcasına şu şekilde ifade ediyor: "Kahvehanede oturanlara Hocaefendi'nin konuşacağını söylemedik. Burası çok özel bir kahve idi. Gençlerin, talebelerin ve aynı zamanda yetişkinlerin yoğun olduğu bir yerdi. Hocaefendi ayağa kalktı ve konuşmaya başladı. Daha evvel biz kendisini takdim edelim, bir giriş yapalım diye teklif ettik ama kabul etmedi. 'Her şey tabiî olsun.' dedi. Konuşmasına 'Aslında bu işin buralarda olamayacağını biliyorum fakat sizlerin camiye gelmeyişiniz bizi buraya getirdi. Siz çeşitli nedenlerle camiden ve cemaatten koparıldınız, ürkütüldünüz. Bu nedenle hakikatları size camide anlatamıyoruz. Anlatamadığımız içindir ki biz buraya geldik.' diyerek başladı ve devam etti." Böyle bir şeye hazırlıklı olmayan kahve cemaati, ilk dakikalarda homurdanmaya başlar. Yüksek sesle Hocaefendi'ye laf atıp sataşanlar bile olur. Tabii Hocaefendi bunların hiçbirine aldırış etmeden konuşmasına devam eder. Bir saat kadar konuştuktan sonra dışarıdan da birileri gelir ve içerisi epeyce kalabalık olur. Geniş katılımla yaklaşık üç saatlik bir sohbet olur. İnsanlar o kadar etkilenmiştir ki Kalyoncu ağabey, o anları şöyle aktarıyor bize: "Hocaefendi konuştuğu zaman herkes hayran kalıyordu.

Kahvede konuşurken o zamanların müseccel solcusu, Marko Paşa gazetesini çıkaranlardan biri böyle gözlerini kapar ve pürdikkat Hocaefendi'yi dinlerdi. Arkadaşları ona takılırdı. 'Uyuyorsun' diye. O da 'Hadi ulan, kafasız, o adam konuşurken bir sivrisinek geçer de, dikkatim dağılır ve bir kelimenin yüzde birini dahi olsa kaçırırım diye gözlerimi kapatıyorum.' derdi. Hocaefendi'yi nasıl bulduğunu sorduğumuzda ise Ummanlar ummanlar... Başka tarifi yok bunun. Ne yazık ki, endişem ve üzüntüm odur ki böyle bir adamın solcu olmasını arzu ederdim.' demişti."

Ne yazık ki sohbet biter bitmez Hocaefendi ve yanındaki arkadaşları mahkemelik olur. Geceyi nezarethanede geçiren dava arkadaşları, iki yıl boyunca mahkemede yargılanırlar. Ancak bu onları mücadelelerinden vazgeçirmez, aksine içlerindeki insanlığa hizmet duygusunu daha da kamçılar.

Muharrem Kalyoncu, Hocaefendi ile birlikte İzmir'in Karşıyaka, Buca gibi ilçelerinde birçok kez kahvehane sohbetlerine tanıklık eder. Bu sohbetlere ateist insanlar bile katılır. İlk başlarda önyargılı olan insanların Hocaefendi'yi dinledikten sonra önyargılarının kırıldığını ve "Yahu gericilerin arasında da böyle adamlar var mıydı?" dediklerini anlatıyor Kalyoncu. Zamanla şehirde kahve sohbetlerinin bir adet haline geldiğini sözlerine ekliyor.

'İnsanların ayağına kadar gitmekten hicap duymazdı'

O yıllara tanıklık etmiş diğer bir isim de Yusuf Pekmezci ağabey. Kahve sohbetlerinin başlangıcı hususunda Hocaefendi'nin kendisi ile ilgili yaptığı istişareyi anlatarak sözlerine başlıyor: "Hocaefendi bir gün bana sordu; 'Sizin gençleriniz nereye gider?' Çünkü cami cemaati hep yaşlı insanlardı. Onun için Hocaefendi'ye şu cevabı verdim: 'Hocam gençlerin gittikleri yerler ya kahvedir ya da sinema." O zaman bana, 'Biz de o gençlerin yanına kahvelere gidelim, bir şeyler anlatalım." dedi. Ben de, 'Hocam laf çıkar, hoca kahveye gidiyor derler.' Deyince Hocaefendi, 'İnsanların ne demesi önemli değil. Allah'ın ne dediği önemli.' dedi. Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bütün insanların bulunduğu mekanlara gitmişler. Efendimiz, 'Ben Peygamber'im, makamım belli, yerim belli, gelsinler insanlar sorsunlar.' dememiş katiyen. Biz de aynı yolun yolcusuyuz, bizim de bunu demeye hakkımız yoktu. Böylece başladık kahve sohbetlerine..."

İzmir'in meşhur Eşrefpaşa semtine mensup Pekmezci, hemen kahve ayarlamak için yola koyulur. Bulduğu ilk kahveye girer ve sahibi ile sıkı bir pazarlık yapar. Kahvede günde 300 bardak çay sattığını öğrenen Pekmezci tam 900 çay parasını hesaplayıp öder ve kahveciyi akşamki sohbet için ikna eder. Ve akşam vakti Fethullah Gülen Hocaefendi kahvehaneye gelir. O dakikaları Pekmezci'den dinleyelim: "Kahveciye 'Çay ve sigara içebilirler ancak oyun oynanmaması için anons yapabilir misiniz?' dedik. Çünkü aşırı ses çıkıyordu. Ardından Hocaefendi konuşmaya başladı. Herkes pürdikkat dinledi. Ve çok yararlı oldu. Hocaefendi insanların ayağına kadar gidip sohbet etmekten hicap duymazdı."

Kahve sohbetlerinin insanlar üzerinde olumlu tesirleri mutlaka oluyordu. Başlarda önyargı ile yaklaşan halkın konuşmalara tepkisi, zaman içinde müspet hale geliyordu. İnsanlar Hocaefendi'nin tavrını, ilmini ve duruşunu takdirle karşılıyor, ona karşı hayretlerini ifade ediyorlardı. Hocaefendi'nin özellikle sorulara ikna edici cevaplar vermesi dinleyenleri mest ediyordu. Bu çabalar sayesinde birçok insan cami ile tanışmış oldu.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.